Harman Yeri Sürseler

Harman Yeri

Bir sızı… İnce bir sızı… Tam da yüreğin derinlerinde bir yerde… Yapayalnızlığın bir sızısı! Bir insanın verdiği sızı! “Harman Yeri Sürseler”i ne zaman dinlesem bir dağ yıkılır üstüme.

İnce, kırılgan, parasızlıktan kaynaklanan şu biçare duygu vuruyor:

“Bahtılı kız başına
Sevdiğine verseler.”

Sevdiğine vermiyorlar seveni değil mi? Sevginin de ticareti oluştu çünkü. Kutsal aile kavramı üzerine düşüncelerini belirten A. Gide ve A. Timuçin nasıl da haklılar! “Yoksul sevdiğini değil, zengin ama sevmediğin adamı seç!” düşüncesi; sevgideki metalaşmayı, çıkar ilişkisini de beraberinde getirirken kutsallığı da yok ediyor.

Ya kimsesizlik, saflık kokan şu iki dize:

“Gel beraber gezelim.
Sevdiğim gitme geri.”

Türkünün hikâyesi bilinmiyor. Bilinmesine de gerek yok. Hikâye türkü olmuş, türkü hikâye… Yaşanan sızı türküde, sözlerde yatıyor. Abartısız, içten, yalın sözler…

Türkünün bilinmeyen hikâyesi de bitmiyor. Yine ayrılık, yine kavuşamama… Yine çaresizlik, yine yokluk… Bir delikanlının, Urfalı bir delikanlının hikâyesi bu türkü…

Türkü, mani nazım biçiminde, yedili hece ile oluşturulmuş.

“Harman yeri sürseler
Yerine gül ekseler
Bahtılı kız başına
Sevdiğine verseler.”

Dörtlükteki ilk iki dize doldurma; son iki dizeye hazırlık ama bu ilk iki dize, ne güzel dilek sunar:

“Gül ekseler…”

Dünyanın gül güzelliğinde oluşmasına, inceliklerin çoğalmasına, ağırlıkların gül hafifliğine dönüşmesine gönderme! Tamam, Hilmi Yavuz belki ”Gülün Ustası Yoktur”

Tamam, peki, neden gül koklayan, gül yetiştiren, sevdiğine gül götüren gençler nerede? Bunun da şiirini yaz usta! Neden gülsüzdür gençler?..

Gitme, diye biter türkü. Gitme. Böyle biter de ya sızı? Biter mi? Türkü böyle bitiyor da insan olan da bitiyor işte. Bu sadelikteki bir türküde bunca sızı nasıl barınır?

Türküdeki genç bağırmıyor “Uy Sanem”” derken ama dinleyenin yüreğinde, birinin acısını duymanın sızısı patlıyor. Yokluğu yasal kılan kapital Batı’nın ayıbının bombaları bir hiç!

Hikâyeler de unutulur. Geriye türküsü ve sızısı kalır.

Bir Sanem, bin Sanem!

Bir nar, bin nar!

Bir har, bin har!

Urfalı genç vay sana, vay vaylar sana!

Amma velakin… Ezcümle ha söyle de söyle!

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.