Yeniçeri Ağacı, Jason Goodwin

Yeniçeri Ağacı

Orhan Pamuk’un anlatımında aksaklıklara, anlatım bozukluklarına rastlarsınız: “Saat 6.15 suları”, “Saçları esmerdi.” gibi…

Pamuk’un ’Türkçenin inceliklerini bilmediği kesin. “Onun romanlarını İngilizceden okuyanlar, kesinlikle anlatım bozukluğuna rastlamaz.” denir. Çevirmenleri; Türkçeye hâkim, Türkçenin inceliklerini ve edebiyat dilini bilen kişiler.

“Yeniçeri Ağacı”nı (Pegasus Yayınları, 376 sayfa, 1.baskı, Haziran, 2016 , İstanbul) okudum. Yıl 1836. Bir Osmanlı subayı öldürülür. Ardından Sultan Mahmut’un gözdelerinden biri haremde boğularak öldürülür. Sultan, cinayetlerin aydınlatılması için Haremağası Yaşim’i görevlendirir. Artık İstanbul kazan, Yaşim kepçedir.

“Yeniçeri Ağacı” romanında diyaloglar hariç, tüm tasvirler, anlatımlar salt kurallı cümlelerle oluşmuş. Bu da romanın anlatımını lise düzeyindeki bir kompozisyona dönüştürmüş. Orhan Pamuk romanına hayat veren çeviri, bu romanda tam tersi durumda! Örnek vermeye çalışayım dedim ama bir iki örnek değil ki bu. Tüm roman boyunca aynı şey, cümlelerin yüklemi hep sonda… Bu da kuru, tekdüze anlatımı oluşturuyor. Yazarın özgün basımındaki üslubu mu böyle yoksa çevirmenin mi hatası bu tekdüze anlatım, bilemedim. Yazar ya da çevirmen; kimi zaman devrik, kimi zaman kısa ve eksiltili cümlelerle oluşturulan üslubun koca Osmanlı’nın şanına halel getirir diye mi düşündü acaba? Eee, roman kahramanı Yaşim kim peki? Sultanın değer verdiği hadım edilmiş biri ve bu adam Sultan’ı temsil ediyor. Helal getirmek başka, çok başka bir kavram!

Tasvirlerdeki ağırbaşlı, kurallı cümleler Osmanlı’yı temsil ediyor sanki.

Romanın konusuna bakıp tam bir rüya diyenler çoğunlukta ama çeviriden söz eden yok. Çeviri, aslından orijinali aratmayacak kusursuzlukta olunca anlam taşır. Her cümlesi “Geldim, yaptı, gitti, gördü, sakladı, gelmiş, buldu, baktı…” eylemleriyle biten romandan zevk alamadım. İçinde ‘edebiyat’ yok, üslup zenginliği yok. Hiç mi eksiltili cümle olmaz, hiç mi devrik cümle kullanılmaz, hiç mi masal dili düşünülmez (konu zaten masal gibi), hiç mi şiirsellik katılmaz, hiç mi imge düşünülmez? Bunlar olmadığı için de estetik bütünlük yok anlatımda. Üstelik 2007 yılının en iyi romanı olarak Edgar Ödülü kazanmış. Bu anlatımla nasıl ödül alır, diye düşünüyor insan. Romanı var eden dil ve üslup zenginliğinden oluşan o estetik bütünlük yok çünkü. Ya yazarın üslubu ya da çeviri kötü!

23. sayfanın 3.paragrafında şu cümle var:

“Yaşim, kazana tırnağıyla bir fiske vurunca teneke gibi bir ses çıktı.”

Bu yanlışlığı görünce çevirmene kuşkuyla baktım. Teneke gibi ses çıkmaz, teneke sesine benzer ses çıkar çünkü. “Yaşim, kazana tırnağıyla bir fiske vurunca teneke sesine benzer bir ses çıktı.” Kaldı ki ‘fiske’, parmak ucuyla yapılan hafif vuruş (TDK) anlamına geldiğinden ayrıca “tırnağıyla”’ demeye de gerek yoktur:

“Yaşim, kazana bir fiske vurunca teneke sesine benzer bir ses çıktı.”

Çevirmen, hem kendi dilinin hem de çeviri yapılan dilin inceliklerini biliyorsa çeviri değerlenir.

Bir cümle ya da paragraf ‘ve’ bağlacıyla başlamaz. 33. sayfanın 3. paragrafı:

“Ve Osmanlılar yavaş yavaş ve açı çekerek kendilerini tam manasıyla savunamadıklarını fark ettiler.” cümlesi var. Cümlenin hem başında hem de ortasında ‘ve’ bağlacı olur mu?

Olmaz.

Dilbilimci David Crystal, “Daha 19.yy. da İngiltere’de öğretmenlerin cümle başında ‘ve’’ bağlacının kullanılmasına karşı çıktılar.” diyor. Keza Türkolog Betül Eyövge de cümle başında ‘ve’ bağlacının kullanılmayacağını belirtir.

Yazar J. Goodwin, Osmanlı tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınıyor. Çok iyi bildiği konu üzerinden de öykü yaratmış:

Batılı eleştirmenler övgüler yağdırmış bu oryantal masala. Batı’nın düşüdür bu tür romanlar zaten. Aslında Şark yani Doğu, “Uçuk bir Avrupalı hülyası” da değildir. Bu, E. Said’e göre “Oryantalizmin Batı’nın Doğu’yu ötekileştirerek yarattığı bir kurgu olduğudur.” Kendi çıkarına dönüştürdüğü bir Doğu… Yanağından makas alınan Doğu! Hep rüya gören Doğu! Yıldızlara bakmayı unutmuş bir Doğu!

Gerçek mi?

Gerçek.

Rüya gibi bir konu… Ne var bunda?

Hiç!

Rüya görmeye devam öyleyse(!)

1 Comment

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.