Yine Gam Yükünün Kervanı Geldi

Yine Gam Yükünün Kervanı Geldi

Sivaslı Deli Derviş Feryadi ya da Dolu Derviş Feryadi (1824-1904) gamı dillendirmiş. Gama sitem ediyor. Sonra mı? Sonra bir Divriği türküsü oluyor gam.

Bugün gam yükünün tüccarı geldi
Çekemem bu derdi bölek seninle
Seni seven âşık sararıp soldu
Çekemem bu derdi bölek seninle

Derviş Feryadi yorgun… Gam, kervanlarla geliyor üstüne; hesabı da ona kesiyor, ona biçiyor. Sadece ben mi, diyor Feryadi. Sadece bana mı? Aşkın da adaleti olmalı. Doğru, gam, sevda yüzünden oluşmuşsa bunda sevgilinin de payı kaçınılmazdır. Şimdi bu gamda sevgilinin hiç mi payı yok, hiç mi suçu yok?

İsyan hak, var olan adalet nahak.

Kervan uzun, kervanın gamı ağır… Taşınacak gibi değil. Değil ama gamın yükü de ağırlığı da pahası da Feryadi’ ye biçiliyor. Bu sevdanın yarısı Feryadi’nin, yarısı sevgilinin olmalı oysa. Ama yanan hep Feryadi oluyor.

Sevgili de gam da nahak.

Feryadi’yi orta yerde bırakan sevgili de elini taşın altına sokmalı. Gamın yarısını da o almalı. Alsında görelim bakalım. Feryadi, sevmekten yana zaten yorgun; beti benzi zaten solgun… Mademki acılar, paylaşılarak azalır; yarısını da sevgili alsın bakalım. O da yanmalı biraz. Yanmak neymiş, o da görmeli. Biraz da o yanmalı. Biraz da o… Gam kervanı ne demek o bilmeli..

Sevdadan yana acı hak, acıyı paylaşmamak nahak.

Yine gam yüküne tüccar ben oldum
Bulmadım lokman’ı arada kaldım
Medet mürvet dedim kapına geldim
Çekemem bu derdi bölek seninle

Feryadi, Mecnun’dan beter. Çölleri aşıp gelen gam kervanı, kapıya dayanır; yükü kapıya değil, Feryadi’nin gönlüne boşaltır. Hadi gel de bu yükün altından kalk, hadi gel de bu yükü taşı bakalım. Lokman’a yardım istemeye koşar Feryadi, bir merheme, bir çareye, bir dermana koşar. Lokman da yok… Lokman da gaiplerde… Çaresizlik, bu olmalı. Dön ağla, yan ağla… Çaresizlik başka nasıldır ki? Feryadi, arından sıyrılıp sevgilinin kapısına, ayağına gider. Mürvet demeye, medet demeye… Sevgili zalim. Sevgili bivefa…

Sitem hak, paylaşmamak nahak…

Bağımıza gazel düştü güz oldu
Geçti giden günler ömür az oldu
Feryadî’nin yaraları yüz oldu (derdim bin bir iken bin beş yüz oldu)
Çekemem bu derdi bölek seninle

İnsanca olanı ister Feryadi. Ne bir eksik ne bir fazla… Sevgilinin ayrılıkları, gitmeleri, nazı ömür törpüsü… Oysa yaş da kemale ermiştir. Bağlara güz vurmuştur, güz bağlara düşmüştür artık. Mecnun olmanın, çöle düşmenin zamanı çoktan geçmiştir. Ömürse bitti bitecek. Feryadi, artık hiçbir anı, boşa geçsin istemez. Doyasıya sevmek, bir bütün olmak ister. Aşk neyse onu yaşamak ister. Bunlar da olmayınca insanca bir öneride bulunur: Bölüşmek.

Mademki sevda iki başlıdır, bölüşülmeli. Herkes ettiği kadarını almalı. Herkes kendi yarasının acısını çekmeli. O zaman yarısını da sevgili almalı gamın. Hesap düz, açık… Aşkın da gamın da ederi bölüşmektir. Azını sevgili, çoğunu Feryadi alsın ama bölüşülsün. Yeter ki bölüşülsün. Birazını o alsın yeter ki… Acı neymiş bilsin yeter ki…

Acı hak, bölüşmemek nahak.

Memleketin hali Feryadi senin halindir. Ne bir eksik ne bir fazla… Sen bölüşmek dersin sevgili kaybolur. Sen medet dersin Lokman gaiplerdedir. Senin ahvalin Feryadi, senin ahvalin memleketin ahvalidir.

Bu ne hak ne had ne de müstahaktır… Sen adalet dersin Feryadi, hak dersin. Senin ahvalin Feryadi, senin ahvalin memleketin ahvalidir.

Üzme kendini artık. Taş, uzaktan gelmez. Taş, Feryadi, taş yakınından gelir. Sen bunu bilmez misin? Bırak, bölüşmezse bölüşmesin. Üzme kendini, sen bu gamı da taşırsın. Sen bunu da kaldırırsın. Gönlünü rahat tut. Bak Ahmed Arif’e. O ne prangalar, ne hasretler eskitti. Sen de gamın prangalarını eskit. Memleketin halisin sen Feryadi. Sen gamı da taşır, eskitirsin.

Haklısın, haklısın da Feryadi söyle, ne edelim, nerelere gidelim? Zalim bölüşmüyor diye çöle mi düşelim, dağı mı delelim, ateşe mi düşelim? Boş işler bunlar Feryadi, boş… Ekmeği için dövüşenleri düşün, ekmeğin peşinde gam yükünü taşıyanlar düşün. Onlar ki yıllardır gam yükünü taşırlar, sen mi sevdanın yükünü taşımayacaksın? Etme Feryadi, eyleme, sen memleketsin. Sen memleketin ahvalisin.

Amma velakin… Ezcümle… Ha söyle de söyle!

1 Comment

  1. Gamlandıkça türkü söyleriz. Gamdan çıkmak için de türkü söyleriz.
    Buna havalandırmak diyor aşıklar.
    Numan Tefek de türküleri yeniden değişik bir tadla havalandırıyor.

Comments are closed.