Çocuk Eğitiminde Modern Yönelimler ve Öz Güven Gelişimi

Böyle artistik başlık attım ki bu zararlı ana babalar girip okusun. ‘Eşek Gibi Bağırarak Başkalarını Rahatsız Eden Çocukların Rehabilitasyonu’ desem hayatta okumaz çünkü bunlar. Çocuktan başkasını gördükleri yok ki, çevrede rahatsız olan, uyumak isteyen, kitap okuyan var mı, adamların zerre umurunda değil. İstiyorlar ki çocukları daha çok bağırsın da herkes duysun, herkes işini gücünü bırakıp bu mucizevi yetenekleri seyretsin.

Tabii ki herkese kendi çocuğu farklı görünüyor, çocuğum yok ama tahmin edebiliyorum yani. Bir arkadaşım iki aylık bir kedi sahiplendiydi, kedi koyu gri renginde, tümüyle deri ve kemikten oluşuyordu aldığında. Adını sıçan koysan sıçanlar protesto eder öyle acınacak durumda, bu gitti prenses koydu kedinin adını. “Bunu prenses olarak görüyorsa, bizi kim bilir nasıl görüyor” dedim, öyle takdir ettim ben bunu içimden. Ama sizinki farklı, gitarın içine su dökülür mü arkadaş, saksı mı bu? Çocuğa bu noktada dur demeyeceksek ne zaman kullanacağız bu sözcüğü? Gerekirse yeni bir gitar alırmış, artiste bak. Sen bunu çocuğuna para verip aldığın ayped mi sandın? Dışarıda senin çocuğa beş basacak öksüz, yetim Suriyeli bebeler var. Hem daha güzeller hem efendiler senin çocuktan. Ben diyor muyum sana “Bu çocuğu boş ver, yenisini alırız” diye.

Dur deyince çocuğun yaratıcılığı olumsuz etkileniyormuş. Yahu siz kör müsünüz, salak mısınız, bu çocuk rahatsızlıktan başka ne yaratabilir ki?

Bak ben küçükken, yok ‘baba televizyon seyrediyor’, yok ‘teyze namaz kılıyor’ diye önlerinden bile geçemezdik, sınırlıydı bizim evdeki hareket alanımız. Geçen gün parkta bir banka oturunca bankın öbür yakasındaki velet zırlamaya başladı. Hiç de sıkıştırmadım ben bunu, kıçlarımız arasında abartmıyorum en az yarım metre mesafe var ama istemiyormuş çocuk banka başkasının oturmasını. Öyle dedi anası. Bu cadaloz ortalığı yıkıyor, anası da tip tip bakıyor bana, ne yapayım, kalktım ben de tabii. Kadın bir teşekkür bile etmedi. Çocukken büyükler sınırladı bizim kuşağı, büyükken de çocuklar. Peki, biz ne zaman saygı göreceğiz?

Bir de “o daha çocuk bilmez” nakaratı var. Hani her boku biliyordu sizin çocuk, bi bunu mu bilemiyor? Bahsettiğimiz de komşunun oğlu, on altı yaşında 1.90’lık herif. Geçen gördüm bir arabayı tutmuş arka tamponundan havaya kaldırmış, böyle çocuk mu olur arkadaş?

Tamam, ezmeyelim tabii ki çocukları ama bu kadar serbestlik de fazla değil mi? Bak abartmıyorum, çocuğun öz güveni gelişsin diye, sofrada osurmasını teşvik eden ebeveynler var, gözümle gördüm ben bunu. “Rahatsız ediyorsa tutma” dedi babası, bu da “rahatsız ediyor” dedi. Devamını anlatmama gerek yok sanırım. Elbette çocuğun sağlığı daha önemli ama niye kalkıp başka bir yere gidilmiyor, yarın benim tabağıma yapmayacağının garantisi var mı bu çocuğun? Ukalalığın adı zekilik, şımarıklığın adı öz güven oldu. Terbiyesizlik yapınca niye paylamıyorsunuz arkadaş çocuklarınızı?

Üç tane renk söyleyince adı ‘ingilizce konuştu’ oluyor, o kadar parayı alınca okul, kime olsa öğretir, biz beş kuruşa kapıcının oğluna İbranice ezan okutuyorduk, bir şey mi bunlar. Geçen gün bu zeki dedikleri çocuğu sitedeki bakkala yolladılar ekmek almaya, on beş dakika sonra “ben ne alacağıdım?” diye geri geldi. Annesi “ekmek” deyince, yazılı istedi. “Bir kağıda yazsana” diyor, gene unutacak yani. Anası da arkasından “bak biz olsak yazılı istemeyi akıl edemezdik” diye övünüyor. Utanmasam ‘hassiktirin oradan’ diyecektim. Bizim aklımızın onda biri bu buzağıda olsa, şimdi ekmeğimizi ısırıyorduk.

Bundan on iki, on üç yıl önce, Lüleburgaz’dayım, hafta sonu gezmeye gelmişiz. Kaldığımız yerin yakınında da hayvanların bağlandığı büyük bir bahçe varmış, biz önceki gece görmemişiz. Sabah ezanının ardından bir eşek başladı anırmaya ama hiç susmuyor, korkarsın gırtlağı yırtılacak diye. Biz de akşamdan çok içip, geç yatmışız, nasıl uykumuz var anlatamam. Hayvan ağlıyor mu, yardım mı istiyor, öyle acıyla bağırıyor. “Durun” dedim “gidip eşekle konuşacağım”. Gittim durumu anlattım eşeğe, başını okşadım, çok değil iki dakika vakit geçirdim yanında, hayvan sustu. Anladı yani beni. Görüyor musunuz, bakın eşek bile anlıyor, bunların çocuklar anlamıyor.

Neyse, çocuklar yanlış anlamasın, benim meselem onlarla değil. Çocuk bu, ağlayacak da zırlayacak da, kıracak da dökecek de ama anası yalandan bir sus demez mi, baba bir dur demez mi.

Burak Kaya hakkında 127 makale
Müzisyen, yazar.

2 Comments

Yorumlar kapatıldı.