Ablama -II-

Ablama -II-

Aç kalmasın diye kuşlar
Daha çabuk vururdu kazmayı Ferhat’tan
Beterdi öfkesi
Akşam eve geç kalınca o kuşlar.
Ödü kopardı akşamın karanlığından, puştundan
Nuh görse korkardı bu tufandan
Dört çocuk, akşam olup girince kanatlarının altına
Biterdi alıç çiçeğindeki isyan
Dalınca uykuya dört çocuk
Hırkasını örterdi üşümesinler diye Pir Sultan
Biliriz dört erkek kardeş de
Ablamız kanadı kırık bir kuş, annemizden kalan

Pencereyi açın görünsün leylak
Bakın geldi mi hacı leylek?
Dama yiyecek bir şeyler atın
Belki bulamamıştır yavrularına bir lokma ekmek.
Kendinden çok fakir fukarada aklı alıcın

Sarmaşıklara benzer ablam
Sıyrılıp düşer girmezsek koluna
En güçlü olanımız evde bu nedenle
Alıca sabahtan akşama pervane
Diğer üçümüz itler gibi çarşı pazar ekmek peşinde

Yürüyebilse İsrafil’in elinden kapıp üfleyecek sur’u
Yanıyor ya yüreği, çalışmasına el kadar çocukların
İçindeki köz oysa bu üflemeyle de sönmeyecek
O, annemizin alıcı bizimse sarmaşığımız.

Alıç çiçeği neden içerlenirsin?
Sana bakmak yük değil ki bize.
Merhameti ve yarayı çoktan öğrendik biz dört kardeş
Ablaya vefayı, alıç kokusunu, sarmaşığı bir de

Annemi gördüm rüyamda
Tülbendini sıyırıp bir şeyler okuyup üfledi hepimize
Ardından peygamberce kelam etti:
“İçinizi güzelleştirin siz, dünya güzel zaten.”
Dördümüzü de yıkadı sonra avludaki leğende
Ablanızı da siz yıkayın, dedi, alıcımı kurutmayın

Nuh korksun varsın, ko kazma vursun Ferhat
Sen bize içimizi güzelleştirmeyi öğret abla
Masal başka çocukların kalsın.
Bizim alıç hikâyemiz yeter bize.

1 Comment

Yorumlar kapatıldı.