Uzmanlar

Hepimizin hayatında olumlu veya olumsuz bunların bir yeri vardır. Ben hepsini aynı çatı altında toplasam da aslında birçok alt dallara ayrılıyorlar. Eskiden meteoroloji uzmanı, ekonomi uzmanı, Ortadoğu uzmanı gibi ana dallar vardı yalnızca ancak son yıllarda kahve uzmanı, bebek bakım uzmanı, kedi beslenmesi uzmanı gibi çok farklı dallar ortaya çıktı. Bu sınıflandırmanın nasıl yapılması gerektiğinin bile bir uzmanı var artık. Tabii ki bu insanlar uzman oldukları konuları senden benden iyi biliyorlar. Sen istediğin kadar “Ben portakallı kekle falanca kahveyi seviyorum” diye anlat eğer kahve uzmanı “Portakallı kek Etiyopya’nın filanca kahvesiyle uymaz” diyorsa olay bitmiştir. Onu içsen bile artık eski tadı alamazsın, insanların içinde “Ben falanca kahveyle filanca keki seviyorum” diye anlatamazsın.

İsterseniz önce sözcüğün tanımıyla başlayalım: Kime uzman denir? Sürekli bir şeyler öneren kişiye uzman denir. Uzmanlar arada bir uyarır, bazen dikkat çeker, nadiren de altını çizerler ancak genel olarak önerirler. Kimdir, nerede yaşar, ne boka yararlar bilemezsiniz. Nasıl geçindikleri, nereden para kazanıp nereye harcadıkları tam olarak bilinmez. Bizim bilebildiğimiz yalnızca uzman oldukları konu hakkındaki derin bilgileridir.

İyi bir uzman daha güneş, bulutun ardından çıkmadan insanları güneşe karşı uyarır. Bir serinlik mi var, yağmur mu yağacak hemen duruma uygun uyarılarını hazır eder. Dışarı çıksan dışarıdaki tehlikelere, evde kalsan hımbıllığa dikkat çeker. Ne yaparsan yap uzmanın gözüne giremezsin. Dünyadaki herkesi geçip olimpiyatta altın madalya kazansan, bir uzman çıkar ve olimpiyat şampiyonlarının yalnızlıklarını konu alan Post-Olympics Sendromuna dikkat çeker.

Uzmanlar, herkes konuşup sözünü bitirdikten sonra konuşur, mahkeme başkanı gibi tane tane açıklarlar hükümlerini. Mahkemeden tek farkı bu hükümlerin temyize götürülememesidir. Uzman düşünmüş, taşınmış bir karar vermişse, artık o konu kapanmıştır. Uzman, kendi görüşünü açıkladıktan sonra sizi kimse dinlemez. Ama üzülmeyin, uzmandan önce açıklamış olsanız da zaten sizi kimse dinlemezdi, çünkü uzman değilsiniz. Sizden yani uzman olmayan bir kişiden beklenebilecek en yüksek performans, ancak bir uzmanın görüşlerini aktarmak olabilir. Eğer bu sınırın ötesine geçilirse hemen uyarılar gelir.

Uzmanların görüşüne biz uzman olmayanlar itiraz edemeyiz, eğer itiraz edilecekse bunu gene bir uzmanın yapması beklenir. Ben birkaç kez düşündüm ama sonra caydım. Bunlardan bir tanesi çalıştığım yere eğitim vermeye gelmişti: Satış uzmanı. Satış Teknikleri diye bir de kitap yazmış, söyledi hemen eğitimin başında. Biraz araştırdım, kitabı toplam 14 tane satmış, muhtemelen kendi aldı onları da. Bir çift laf edecektim ama sonradan vazgeçtim. Çünkü “Başlarım senin uzmanlığına” desem “Öyle yapmanı önermem” diyecek, gene ben sinir olacağım.

Peki bir uzmanı nasıl tanıyabiliriz? Şimdi sizlere çok basit bir yöntemden söz edeceğim: Öneriyor sözcüğü ile biten cümlelerin başında genelde uzmanlar yer alır. Hemen birkaç örnek vereyim:

  • ……… günde iki buçuk öğün yemek yemeyi öneriyor.
  • ……… haftada üçten az ve beşten fazla olmamak kaydıyla sevişmeyi öneriyor.
  • ……… diş sağlığı açısından kapı tokmağı ve demir boru gibi sert cisimlerin ısırılmaması gerektiğini vurguluyor.

Sanırım noktalı yerlere bir uzmanın gelmesi gerektiğini söylememe gerek yok. Örnek cümlelerde ne söylendiğinden ziyade nasıl söylendiğine bakmak gerekir. Herkes iki ya da üç öğün yemeyi önerebilir ancak iki buçuk öğün yenilmesini ancak bir uzman önerebilir. Zaten uzmanlık bunun gibi nüanslarda gizlidir. İkinci örneğe bakarsanız uzmanın ‘dört’ demek yerine fazladan yedi sözcük kullandığını fark etmişsinizdir. İşte uzmanlık budur. Bir uzman sözcüklerden tasarruf etmez, lafı uzattıkça uzatır. Sonuçta söz belki sizin önceden bildiğiniz bir yere gelir ama uzmanı uzman yapan varış noktası değil geçtiği dolambaçlı yollardır.

Bir uzmanın arkasından “Yahu bunu bilmekte ne var ki, ben de uzman olur, bu öneriyi yaparım” diyen kaç kişi gördüm bugüne kadar. Hiçbirinde uzman kumaşı yoktu tabii ki. Kendimden örnek vereyim. Şimdi benim gibi sıradan biri sinirlenir, telaşlanır, heyecana kapılır, yeri geldi mi kendini tutamaz “Başlarım böyle işe” diyebilir. Ancak bir uzman bunu kesinlikle yapmaz. İyi bir uzman sinirlense de heyecanlansa da tarzının dışına çıkmaz. Soğukkanlı bir biçimde “Münasip olanı budur” der.

Uzman, öneride bulunur, uyarıda bulunur, eğer gerçekten iyi bir uzmansa pas geçmez, mutlaka bir şeylerde bulunur.

Peki uzmanların da bilmediği bir şey olabilir mi? Onu da Yunus Emre söylesin: “İlim kendin bilmektir.”

Burak Kaya hakkında 127 makale
Müzisyen, yazar.