“Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte… İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık. Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde kendi sesiyle silinmek. Birdenbire büyümesi, gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun. İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi. Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde. Saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin. Parmaklarını sözüne pınar edememek. Uzaklarda bir adamın üşümesi, bir kadın dağlara daldıkça. Işıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. Evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması… Ayrılık o küçük ölüm, usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.”
İnsanın Acısını İnsan Alır, Şükrü Erbaş’ın deneme, eleştiri ve diğer yazılarının toplandığı Bütün Yazıları derlemesinin birinci kitabı. İçinde derlemeye adını veren İnsanın Acısını İnsan Alır (1995), Gülün Sesi Gül Kokar (1998) ve Bir Gün Ölümden Önce (1999) var.
İnsanın Acısını İnsan Alır, bir şairin kaleminden çıktığı için imgelerle, güzel bir yüreğin eleğinden geçtiği için aşkla ve toplum sevgisiyle yoğrulduğu için dirençle dolu bir kitap. Kişide düz yazı değil de şiir okumuş hissi uyandıran, aşkı anlattığı sayfalardan yalnızlık damlayan, yenilirken bile umut dağıtan farklı bir kitap İnsanın Acısını İnsan Alır.
Eğer Şükrü Erbaş’ın denemelerini okumadıysanız bu büyüleyici kitapla bir başlangıç yapabilirsiniz. Küçük bir gecekondunun duvarına kaç pencere açılabilir, el kadar bir yüreğe kaç sevda sığabilir şaşırarak göreceksiniz. Her sayfası aşkla, güzellikle, hüzünle, ayrılıkla dolu bir kitap İnsanın Acısını İnsan Alır. Bir yüreği bir başka yüreğe bağlayarak büyüten, bir yarayı üstüne başka bir yara basarak sağaltan, her satırıyla yüreğinize dokunacak eşsiz bir kitap. İnsana insanı anlatırken gözlerini kimseden kaçırmayan, Cumartesi Annelerinden yitik bir şehrin sokaklarına kadar hep barıştan, hep yaşamdan, hep güzelliklerden yana…
Okudukça göreceksiniz: İnsanı insana, acıları acılara ve yürekleri birbirine bağlayan bir büyüsü var Erbaş’ın sözcüklerinin. Bir kere okuyunca, bir daha unutamayacaksınız: “İnsan bağışlayarak yener yanlışı. İnsanın acısını insan alır. İyilik böyle kolay yenilemez…”