Düşüncelerim ne kadar sağlıklı temellere dayanıyor, doğru şeyler mi düşünüyorum? Bu soruyu kendinize sordunuz mu hiç? Ya da çevrenizdekiler ne kadar sağlıklı düşünüyorlar. Düşünce yapımızı etkilemek için arkadaşlarımız, akrabalarımız, ailemiz, televizyon ve gazeteler, siyasetçiler çabalarken biz bunlardan etkilenmeden düşünmeyi başarabiliyor muyuz? Korkarım bu mümkün değil. Düşüncemiz üzerinde o kadar çok etken var ki. Şimdi düşüncemizin üzerindeki etkenlere sırayla bakalım.
Sevdiğiniz bir yakınınız, başka birisiyle kavga ederse kimi desteklersiniz? Haklı da olsa yabancı olan suçludur, çoğu zaman. Suçlunun kim olduğunu düşünmeden yakınınızın yanında yer alırsınız. Oysa iki kişi de yabancı olsaydı ya da diğer kişi size daha yakın olsaydı, bu şekilde düşünmezdiniz. Kişiye duyduğunuz yakınlık, düşüncenizi etkisi altına almış ve sizi doğrudan uzaklaştırmıştır.
Maç sırasında seyirciler, hakemin verdiği kararlara tamamen farklı tepkiler gösterirler. Hakem tuttuğunuz takım lehine karar veriyorsa karar doğrudur, diğer takım lehine karar veriyorsa, karar yanlıştır. Hatta hakem, tuttuğunuz takıma düşmanlık olsun diye bunu yapıyor bile olabilir. Tuttuğunuz takımla eşit güçte bir başka takım varsa, bu takımın taraftarlarını düşman olarak görebilirsiniz. Fanatik taraftarlar maç sırasında kişilik değiştirir ve normal zamanlarda göstermedikleri tepkileri gösterir. Aynı kişi taraf tutmadığı bir maçı seyrederken çok daha sağlıklı düşünebilir ve tarafsız olabilir. Bu durumda da takım tutmanız sağlıklı düşünmenizi engellemiştir.
Aşkın gözü kördür derler. Aşık olduğunuz kişi ile ilgili olarak mantığınız farklı işlemeye başlar. Aşık olduğunuz kişi hakkındaki görüşleriniz, başkalarının aynı kişi hakkındaki görüşlerinden çok farklıdır. Açık seçik gerçeklerin bile farkına varamayabilir, olaylara çok farklı bir yönden bakarsınız. Namus düşüncesi de toplumdan topluma büyük farklılıklar göstermektedir. Bir toplumda doğal sayılan davranışlar başka bir toplumda ölümle cezalandırılabilmektedir. Her iki toplumun bireyleri, kendi yaptıklarının doğru olduğunu düşünmektedir. Yerleşik düşünce sistemi, zaman içinde toplumla öyle bütünleşir ki onu eski haline getirmeye kimsenin gücü yetmez.
Milliyetçilik de düşünceyi etkileyen önemli unsurlardan birisidir. Ülke ilişkilerinde taraflardan birisi sizseniz olayı farklı düşünürsünüz. Kıbrıs konusunda Türkler kendini haklı görüyor. Yunanlara bakarsanız onlar da kendilerini haklı görüyor. Acaba ben Yunan olsaydım şimdiki gibi mi düşünürdüm, yoksa şu anda Yunanların düşündüğü gibi mi düşünürdüm diye sorduğumda, sanırım onlar gibi düşünürdüm diyorum.
Siyasi görüşler, guruplaşmalara ve örgütlenmelere vardığında, örgüt üyelerinin düşünce sistemi benzerlik göstermeye başlamaktadır. Ülke içinde yaşanan çatışmalarda çok insan ölmüştür. Tanımadığı birisini farklı görüşte olduğu için düşman gören düşünce yapısı ne kadar sağlıklıdır. Ülkesine hizmet ettiğini düşünerek karşı görüşten olanları öldürenler ne kadar sağlıklı düşünebilmişlerdir. Eğer aynı kişi karşı tarafta olsaydı, düşman olarak gördüğü kişiyle aynı şeyleri düşünecek, şu an birlikte olduklarına düşman olacaktı. Nitekim bu şekilde taraf değiştirenler olmuştur.
Din, inananların düşünce sistemini temelden etkiler. Günahlar, sevaplar, yapılacaklar, yapılmayacaklar belirlenmiştir. Doğrular ve yanlışlar bellidir. İnananlar, bağlı olduğu dine göre doğruyu düşünenlerdir. Farklı inanç sisteminden kişiler, benzer durumlarda farklı düşünür ve farklı karşılık verirler. Dinine bağlı kişilerin düşünce sistemi, inancın belirlediği sınırlar içinde değişebilir. Bu durum her dönemde, dine olan bağlılığı kendi çıkarına kullanmak isteyen uyanık liderlerce kullanılmıştır.
Üniforma, insanların kendilerini daha güçlü hissetmelerini sağlar. Sizden olan kalabalığı görmeniz bazen sahip olmadığınız güce sahip olduğunuzu düşünmenizi sağlayabilir.
Peki, düşüncemizin dış etkenlere bu kadar bağlı olması kimlerin işine yarıyor? En yakınınızdaki eşiniz çocuğunuz, anne, babanız, iş yerinde altınızda ve üstünüzde çalışanlardan başlayarak ilişki içinde olduğunuz tüm insanlar, bilerek ya da bilmeyerek, farkında olarak ya da olmayarak, sizin düşünce sisteminizi nasıl etkileyebileceklerini biliyorlarsa, bunu zaman zaman kullanırlar.
Bugün gücü olanlar, silahtan çok gazete, televizyon ve yazarlara yatırım yapıyorlar. Çünkü düşünce üzerinde ne kadar etkin olursanız, o kadar güçlüsünüz demektir.
Belki düşüncelerimizi yönlendiren etkenleri yok etmek mümkün değil ama en azından bu etkenlerin farkına varmak mümkün. Bu etkenlerin farkına vardığımızda karşımızdakilere hak vermek, en azından onlara karşı hoşgörülü olmak ve barış içinde yaşamak daha kolay olacaktır. Ne kadar etki altında kaldığınızı bilmeniz, farklı görüşlere de açık olmanızı, en azından aksi fikirleri bir kere can kulağıyla dinlemenizi ve kendinize yeni görüşler kazandırabilmenizi sağlayacaktır. Bunun aksi bağnazlıktır ve hangi görüşte olursa olsun bağnazlar topluma zararlıdırlar.
Benim düşündüklerim doğru, diğerlerininki yanlış diyenler, bu şekilde kendini ve içinde bulunduğu grubu toplumun geri kalan fertlerinden üstün görenler, farklı görüşleri dinleme ihtiyacını hissetmeyenler gelişemezler. Kendilerine ve çevrelerine faydalı olamazlar.