Yapay zekâ pek çok alanda iş yapma biçimimizi değiştirecek gibi görünüyor ancak yapay zekânın en büyük etkisi geyik muhabbetlerine oldu. Futboldan turizme, rakı sofrasından taşımacılığa kadar İlgili ilgisiz her tartışma yapay zekâya uğramadan sonuçlanmıyor artık.
Yapay zekâ tartışmalarında dikkat çeken iki radikal grup var. Birinci grup, yapay zekânın lavabo tıkanıklığından dil öğrenimine, resim yapımından gece bekçiliğine kadar her konuya çözüm sunacağını düşünen serbest radikaller. İkinci grup ise hangi konu olursa olsun yapay zekânın hiçbir şeyi doğru düzgün yapamayacağına inanan muhafazakâr radikaller. Bu iki karşıt görüş bir araya geldiğinde yapay zekâ tartışmalarının taşlı, sopalı kavgaya dönmesi sadece an meselesi.
Yapay zekâya aşırı güvenen kesim çoğunlukla aylaklardan oluşuyor.
– Dört dil öğrendin de ne oldu, yakında ben yapay zekâ sayesinde belki de otuz iki dili birden konuşuyor olacağım.
– Neden kod yazmayı öğrenmeye çalışayım ki, bu işin en iyisini yapay zekâ yapıyor zaten. Bugün yazılım öğrenip iş bulsam bile nasıl olsa üç yıl sonra işsiz kalacağım.
– Şu an en doğru hamle beklemek. Yapay zekânın sınırları bir belli olsun, ondan sonra biz de gerekeni yaparız.
Geçen gün bir yerde kahve içiyorum, yan masada da otuzlu yaşlarında üç kişi konuşuyor. Daha doğrusu önden saçları açılmış, kirli sakalları olan adam heyecanlı şekilde konuşuyor diğer ikisi dinliyordu:
– Abi bakın biz bugüne kadar hep yükselme odaklı düşünüyorduk. Bir aşama kaydedelim, daha yukarı çıkalım gibi bir bakış açısına sahiptik. Bu dikey düşünme yüzünden konuşurken bile sözcükleri üst üste koyuyorduk. Ama biz gerçek hayatta nasıl konuşuyoruz. Cümle içinde sözcükleri yan yana koyuyoruz değil mi, üst üste koymuyoruz. İşte yatay zekâ oyunun kuralını böyle değiştiriyor. Artık dikey değil yatay bir şekilde….
Adam buna benzer bir şeyler söylüyordu. Ben yanındakiler itiraz edecek diye bekledim ama dikkatle bakınca onların aslında bunu dinlemediklerini fark ettim. Yüzleri ona dönük ama böyle bir karış yukarıdan gökyüzüne doğru bakıyorlardı. Sonra adamlardan biri havada ne gördüyse artık birden silkelendi, gözü buna takıldı ve “Yatay zekâ değil lan o, yapay zekâ” dedi.
Bir sessizlik oldu, merakıma engel olamayıp çaktırmadan geriye doğru yaslanarak göz ucuyla bunları izlemeye başladım. İki saattir yatay zekâ üzerine nutuk çeken adam gözlerini kısmış ufka doğru bakıyordu. Beynine azıcık kan gitti diye düşündüm ama yanılmışım.
– Yatay zekâ olsa daha iyiydi. Eğer dediğin gibi gerçekten yapay zekâysa işimiz çok zor. Çok daha zor…
Yapay zekâ, işleri ve iş yapma biçimlerini etkileyeceği gibi işsizliği de etkileyecek. Gün geçmiyor ki yapay zekâ nedeniyle işlerini yitirecek insanlara ait yeni bir sektör açıklanmasın. Benim bir arkadaşım var, adı Abdurrahman. Ben bunu tanıdığımdan beri iş arıyor. Artık onun işini de iş aramak gibi düşünebilirsiniz. Yaz aylarında Abdurrahman’ın işler durma noktasına geliyor ancak eylülle birlikte yeniden hareketleniyor. Görenler “Nasılsın?”, “Keyfin yerinde mi?” diye sormuyor, “Başvurular nasıl?” diyor. Abdurrahman da fazla renk vermeden “Fena değil” ya da “Bu ay gayet iyi” gibi bir şey söylüyor. Abdurrahman “Geçen ay 36 başvuru yaptım.” dediğinde kimse, herkesin aklına gelen o soruyu sormuyor, “Bu ay işler açıldı kırk başvuruyu geçersin.” gibi bir şey söylüyor. Söz konusu Abdurrahman olduğunda kimse sonuçla ilgilenmiyor.
Ocak ayında başvuru yaptığı yerlerden biri Abdurrahman’ı arayıp iş görüşmesine davet edince Abdurrahman, “Beylikdüzü’ne gidene kadar o gün en az iki başvuru yapardım.” diyerek bozuldu. Neyse biz bunu hafta sonu iş aramak için ek mesai yapmaya ikna ettik de iş görüşmesine öyle gitti. Sonucunu ne Abdurrahman firmaya sordu ne biz ona sorduk ne de firma arayıp buna bir şey söyledi. Bildiğim kadarıyla iki sertifikası var. Biri özel güvenlik konusunda diğeri de veri tabanı güvenliği ile ilgili. Sanırım bu güvenlikçi olacağım diye ortaya düşünce bilgisayar eğitimi veren firmalardan biri bunu kandırmış. Bir yıla yakın kursa gitti, hiçbir sınavı geçemeyince Veri Tabanı Güvenlik Uzmanı Kursu Katılım Sertifikası verdiler.
Neyse geçen gün kalabalık bir ortamda konuşuyoruz. “Bugüne kadar işler iyiydi ama yapay zekâdan sonra artık iş bulmak çok zor.” dedi bu. Bugüne kadar iyiydi dediği de 14 yıldır iş arıyor, 8.500’ün üzerinde başvurusu var. İki defa işe girdi, biri üç saat kırk beş dakika sürdü, diğeri de on altı gün. Hizmet dökümü bir ay bile yok. Abdurrahman “Yapay zekâ insanın yaptığı her işi yapacak” diye ballandıra ballandıra anlatıyordu ki ben dayanamadım, “Abdurrahman, senin yaptığın işin yapay zekâyla bir ilgisi yok ki olumsuz etkilensin. Sen başvurulara devam et.” dedim. Güvenlik görevlisi olarak kontrol noktasından geçen insanlara birtakım işlemler uygulanacak nihayetinde. (Elbette bu iş de sabır, metanet ve dikkat gerektiriyor ki Abdurrahman’da bunların hiçbiri yok.) Ben böyle söyleyince Abdurrahman bir an durdu. Sinirlendi sandım ama değilmiş, umut dolu bir sesle “Öyle mi düşünüyorsun?” dedi. Sonradan anladım ki Abdurrahman’ı endişelendiren durum iş bulup bulamaması değil, iş arama rutininin sekteye uğrama ihtimaliymiş. Neyse ben öyle söyleyince az da olsa rahatladı.
İlk yorum yapan olun