Ben Denizde Bir Gemi

Ben Denizde Bir Gemi

Şarkının sözü ve ezgisi Nilgün Yakupoğu’ na ait!

Ne denizde ne de karada mutluluk var. Fırtınada oradan oraya savrulan bir yaşam… Oturup derdini dökecek biri de olmayınca kendine dertleniyor türküdeki kahraman. Yalnızlığa, yalnızlığımıza ağıt…

şu gurbet ellerinde zaman geçer mi acab
bizi perişan ettik aybana kalasıca
ben denizde bi gemi, dalgalar vurur beni
ben ağaçta bir yaprak, rüzgar savurur beni

yollar uzun gitmeyi burda zaman geçmeyi
nasil da hatırladım kapidaki çeşmeyi
ben denizde bi gemi, dalgalar vurur beni
ben ağaçta bir yaprak, rüzgar savurur beni

dert sardi dört yanumi hasret yakti bağrumi
gurbet bana aratti dumanlı dağlarumi
ben denizde bi gemi, dalgalar vurur beni
ben ağaçta bir yaprak, rüzgar savurur beni

Ruhun dillenip haykırmasıdır bu ezgi ve sözler. Bir sahipsizlik, bir gurbet kokusu… Gurbette zamanın geçmemesi de dert üstüne dert ekliyor. Elbette zaman geçiyor ama kişiden de alıp götürüyor. Sanki zaman geçse her şey yoluna girecek, sanki her şey güllük gülistanlık olacak. Gurbet pençesine aldığını kolaylıkla bırakmaz oysa. Gurbete düşen ne kadar çabalarsa çabalasın para kesesi dolmayacaktır. Yolu uzun, kahrı çok olandır orası. Kafeste yaşamaktır bu.

Kâh denizde dalgadır gurbete düşen kâh ağaçta bir yaprak… Gurbetin en ücra yerlerine savrulan bir yaşam… Denizde dalgalar vuruyor, ağaçta rüzgâr… Tutunacak dalı olmayan bireyin içine aktığı bir zaman… İnsanın bittiği yerde türkü oluşur.

Sıladaki en küçük şey bile özlenir el kapılarında. Kapıdaki sokak çeşmesi bile… Gerçi şimdi çeşme diye bir şeyde bırakmadılar. Çeşmenin musluğuna zincirle bağlanmış bakır su tasları da yok.

Çeşmelerimize ne oldu sahi? Kim kuruttu, kim çaldı bakır tasları?

Gurbet dert, gurbet dert de sıla farklı mı? Modernizmin finans kapitalleri belirliyor yaşama şekillerimizi artık.

“Ben Denizde Bir Gemi” düne ağıtken bugünün ve yarının da tragedyasının gerilimini örüyor.

Özlem diz boyu… Özlem gurbetten daha büyük! Rüzgâr denizde dalga, karada yaprak savuran olmuş; kuş yemi gibi dağıtıyor insanları el kapılarına. Kimsesizliğin resmidir bu türkü.

Rüzgâr, bir metafor burada. Günaha girmemek için isyanın feleğe yönlendirilmesinde olduğu gibi… Ali kıran baş kesen küreselleşme masalının yumuşatılması gibi…

Gurbeti yaratan koşullar oldukça “Ben Denizde Bir Gemi” benzeri türküler hep olacaktır.

Gurbet, yüzümüzde mıh gibi çakılmış şark çıbanıdır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.