Aslında iş kitaplarını yazmayı çok düşünmesem de son dönemde okuduğum John A. List’in Voltaj Etkisi kitabını inceleyip yazmak istedim. Voltaj Etkisi, Özgür Kaya tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Buzdağı Yayınevi tarafından yayımlanmış. İlk baskı tarihi Aralık 2023.
Her şeyden önce şunu söylemek gerekir ki Voltaj Etkisi hem kapağıyla hem sloganıyla hem de arka kapaktaki alıntılarla ilk bakışta insanı kendisine çekiyor. Hemen kitaba geçelim.
“İyi Fikirler Nasıl Mükemmel Hale Gelir?”
Kitap yola çıkarken mükemmel görünen bir fikrin yolda nasıl zayıflayabileceğini ve yolda ilerlerken bütün umutların nasıl suya düşebileceğini onlarca örnekle açıklıyor. Elbette hızla büyüyen fikirlere ve bu fikirlerin serpildiği ortamlara da yer veriyor. Yazar, pilot projesi son derece başarılıyken gerçek uygulamada voltajını kaybeden fikirleri de mercek altına alıyor kitabında.
Ölçeklenme üzerine okuyabileceğiniz fazla kitap olmayabilir. Bu açıdan, Voltaj Etkisi‘nin konuyla ilgilenenlerin dikkatini çekeceğini düşünüyorum. Ancak kitap ölçeklenme konusuna odaklanmış olsa da bir anekdotlar toplamı gibi yazılmış. Sanki ölçeklenme konusu ve eldeki ilginç anekdotlar harmanlanmış ve ortaya bu kitap çıkmış. Voltaj Etkisi’ni ilginç anekdotlar eşliğinde ölçeklenmeye de değinen bir kitap olarak okumaya başlarsanız beğeneceğinizden eminim ancak ölçeklenme konusunu didik didik edecek bir kitap bekliyorsanız biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Eğer ilginç bir fikriniz varsa ve bunu yaygınlaştırmayı planlıyorsanız mutlaka bu kitabı okuyun derim.
Yazar John A.List
Yazar John A.List, Chicago Üniversitesi profesörü ve davranışsal ekonomi uzmanı. 2000’li yılların başında hükümetten bir davet alınca Beyaz Ev ekibine katılmış. Önce Uber’de sonra rakibi Lyft’te en son olarak Wallmart’ta baş ekonomist olarak görev almış. Dolayısıyla hem devlet hem de şirketler hakkında önemli bir birikime sahip ancak bir bilim insanı olarak biraz sık iş değiştirmiş veya en azından her davete icabet etmiş gibi görünüyor. Sekiz çocuk sahibi olan yazarın yoğun iş yaşamıyla birlikte kitap yazacak zamanı nasıl bulabildiği de merak uyandırıyor.
Kitaptaki Türkçe Hataları
Önce biraz kitabın dilinden söz etmek istiyorum. Yalnızca bu kitap değil iş kitaplarının pek çoğundaki savruk Türkçe ne yazık ki Voltaj Etkisi’nde de var. Çeviri yer yer kitabı okumayı zorlaştırıyor. Acaba yazar ne demiş olabilir diye cümle başına dönmek zorunda hissediyorsunuz kendinizi. Yalnızca 51. ile 66.Sayfalar arasındaki on beş sayfalık bölümü için aldığım notlar şöyle:
- … D.A.R.E. hâlihazırda cömert bir ödenek almıştı. (Sayfa 51)
İngilizcede bu kullanılıyor ancak Türkçede ödenek için cömert sözcüğü uygun değil. Ödenek için değil de ödeneği verenler için kullanılabilir cömert sözcüğü. - …öğrenciler dramatik bir şekilde fazla para harcadılar. (Sayfa 53)
Dramatik yerine çarpıcı, önemli ölçüde, dikkate değer biçimde olsa daha iyi olmaz mı? - Akademik çevrelerde sadece rütbeleri tırmanırsanız, ….. büyük promosyonları sağlama alırsınız. (Sayfa 62)
Rütbeleri tırmanmak, promosyon almak gibi kalıplar Türkçe değil. Türkçede ‘promosyon almak’ yerine ‘terfi etmek’ kullanılıyor. Promosyon sözcüğü ise farklı anlama geliyor. Eğer illa tırmanacaksak ‘rütbe’ yerine ‘unvan basamakları’ demek daha uygun. - Bunlar dün doğmuş insanlar değildi. (Sayfa 63)
Başka bir dildeki deyimleri olduğu gibi Türkçeye çeviremezsiniz. Hedef dilde aynı anlama karşılık gelen deyimi kullanmanız gerekir. “Not born yesterday” yerine “dünkü çocuk değildi” veya “kaçın kurası” gibi bir deyim kullanmayıp deyimi doğrudan çevirdiğinizde belki okur söylenmek isteneni gene anlar ama ortaya Tarzanca gibi bir dil çıkar. - …fikirden vazgeçtiler ve ellerini o fikirden yıkadılar. (Sayfa 66)
Yine bir Tarzanca örneği. “Wash one’s hands off” el çekmek, bırakmak anlamına geliyor. Tanrıya şükürler olsun ki henüz Türkçede ellerimizi fikirlerden yıkamıyoruz.
Kitap benzer şekilde devam ediyor. İlerleyen sayfalarda “… tampon tampona kilit olmuş trafik”, “seyyar satıcıların standında”, “rastgeleleştirilmiş popülasyonlar”, “telejenik (televizyonda hoş görünen)” ve bunlar gibi sözcükler sizleri bekliyor.
Kitabın başka bir bölümünde falanca kişi Beyaz Saray Yönetim ve Bütçe Dairesi’nin yönetici çarıydı deniyor. Bunu okuyunca insanın aklına Rus hükümdarlar geliyor. Amerikalılar böylesi durumlarda ‘çar’ sözcüğünü kullanabilirler ama Türkçede ‘düzenlemenin başındaydı’ veya ‘düzenlemenin patronuydu’ denir, çarı değil.
Kitabın 255.Sayfasında Astro Teller’ın bir TED konuşması yer alıyor: “Kontrolsüz iyimserliğimizin vizyonumuzu beslemesine izin verdiğimiz yere doğru giden bu ilginç dengeye sahibiz. Ancak ardından bu vizyonlara hayatı ve gerçekliği aşılamak için coşkun şüphecilikten de yararlanıyoruz.” İki üç kez okuyup anlamayınca internetten ilgili konuşmayı buldum. Astro Teller yeni bir fikre sonsuz bir iyimserlikle yaklaşıp bu fikrin serpilip büyümesi için hayal güçlerinin önündeki tüm engelleri kaldırdıklarını, sonra da bu fikri ödünsüz bir kuşkuculukla sınayarak gerçek yaşamda ayakta durup duramayacağına baktıklarını anlatıyor.
İlginç Anekdotlar
Kitapta gerçekten ilginç anekdotlar var. Bunları okuma zevkinizi kaçırmamak için yazmıyorum ancak bana tuhaf gelen iki anekdottan söz etmek istiyorum: İlk anekdotumuzda bir kredi kuruluşu yazarımıza gelip kime kredi verip kime vermeyecekleri konusunda destek istiyor. Yazar da düşünüp taşınıyor ve kendi deyimiyle yenilikçi bir fikir buluyor: Kredi isteyen kişilerin kapısının önüne kazara düşmüş gibi bir cüzdan bırakıyorlar, sonra kredi isteyen adamın cüzdanı alınca gösterdiği davranışlara, örneğin paraları iç edip etmediğine bakarak adamın kredi için uygun olup olmadığını belirliyorlar.
İnanmayanlar olabilir ancak örnek gerçekten de böyle. Bunu ben bir bankaya teklif etsem “Hadi oradan” diyerek kovacaklarına eminim. Ama eğer Chicago Üniversitesi profesörüyseniz fikriniz herkese ilginç geliyor ve uygulanıyor. Anlamadığım kimsenin de bu yönteme karşı çıkmaması. İşin bir de etik yönü var çünkü. Siz birinden kredi istediğinizde olumlu ya da olumsuz yanıt alabilirsiniz. Ancak böyle bir teste tabi tutulmanız, sonucun bir dosyaya kaydedilmesi ve sizin yarı hırsız pozisyonda kayıtlarda yer almanız normal midir?
İkinci örneğimiz ise uluslararası bir çalışmayla ilgili. Dominik Cumhuriyeti Hükümeti, vatandaşlarından vergi alamadığı için John A.List ve arkadaşlarından yardım istiyor. John A.List ve arkadaşları bir alan deneyi yapmalarına izin verilmesi koşuluyla hükümetin davetini kabul ediyorlar ve vergi tahsilatı için kolları sıvıyorlar. Ne yapıyorlar dersiniz? Dominik Cumhuriyeti vatandaşlarına mektup yazıp “Verginizi ödemezseniz hapse girersiniz” anlamına gelen bir tehdit metni gönderiyorlar. Mektup sonrasında vergi tahsilatları artıyor. Aslında gayet mantıklı ama insan “Neden Dominik Hükümeti bunu kendi başına yapamıyor?” diye düşünmekten alamıyor kendini. Bence yazar bu dahiyane buluş için ne kadarlık bir danışmanlık ücreti aldığını yazsa çok daha ilginç bir anekdot olabilirmiş.
Bulgulara İlişkin Bazı Kuşkular
Kitapta söz edilen çeşitli araştırmalara ve kitaptaki bilimsel havaya karşın bazı örnekler insanda kuşku uyandırıyor. Örneğin 2010 yılında eğitim kalitesini artırmak için yapılan alan deneyi. Yazarımız, Chicago’da binin üzerinde öğrenci üzerinde yapılan bir çalışmada öğrencilerinin sınav sonuçlarının iyileşmesi durumunda öğretmenlere 4 bin dolar para verilmesini öneriyor. Ancak ödül iki farklı şekilde uygulanıyor. Birinci grupta öğretmen parayı baştan alıyor ve öğrenciler başarısız olursa parayı iade ediyor. İkinci gruptaysa öğrencinin başarı durumuna göre para en sonda veriliyor. Yazarımız para işlerinden iyi anladığı için parayı baştan cukkalayan öğretmenlerin yıl sonunda paralarından olmamak için ellerinden ne geliyorsa yapacaklarını tahmin ediyor tabii ki. Sonuçta iki grupta da başarı artıyor ama ilk grubun başarısı daha yüksek çıkıyor. Muhtemelen ceplerindeki paralarından olmak istemeyen öğretmenler öğrencileri çok daha fazla zorlamış olmalılar. Bu çalışma Türkiye’de yapılsa 4 bin dolar almak için elindeki 150 öğrencisini de üniversite sınavında ilk 100’e sokacak öğretmenler tanıyorum.
Şaka bir yana bu çalışmanın sonucu bana öğretmenlik mesleğinin durumu, insanların paraya düşkünlüğü, öğrencilerin yaşadığı baskılar, eğitimin kalitesi, akademisyenlerin nelerle uğraştığı gibi konular dışında herhangi bir bilgi vermiyor. Ayrıca yazarın sonraki yıllarda para verilmediği halde başarının arttığı yönündeki savı da hiç inandırıcı değil. Alfie Kohn’un Ödüllerle Cezalandırılmak kitabını okuyanlar onlarca bilimsel çalışmada ödüllerin öğrencilere kalıcı bir yarar sağlamadığının, ödüllerin ortadan kalktığı anda başarının ciddi biçimde düştüğünün anlatıldığını anımsayacaklardır. Para bir dış motivasyon kaynağı olarak öğretmeni başarıya ulaştırdığında artık bir yıl sonraki hedef sadece daha fazla para kazanmak olmalıydı. Öğretmenler izleyen yıl için 4 bin dolardan daha fazla bir beklenti içine girmeli, parayı da önceki yıl olduğu gibi en baştan almaya çalışmalıydılar. Olmuyorsa da başarı oranı belirgin biçimde düşmeliydi. Yani insanların birinci yıl para hedefini görünce depar atıp ikinci yıl para yoksa da aynı hızda koşmaya devam etmeleri size inandırıcı geliyor mu?
Voltaj Etkisi konusuna hâkim bir bilim insanı tarafından yazılmış popüler bir kitap. Fazla bir beklentiniz olmazsa işinize yarayacak bilgiler edinebilirsiniz. Umarım kitap yeni baskılara ulaşır ve sonraki baskılarda Türkçe hataları giderilir.
İlk yorum yapan olun