Huzur

Bazı şeyler varken fark edilmiyor. Örneğin huzur. Huzur içinde yaşayan ülkelere gidin “En süper neyiniz var?” diye sorun katiyen “Huzurumuz var” diyen çıkmaz. Öyle tuhaf bir şey, yani varken belli olmayan, yokken kabak gibi görünen bir şey olabilir mi? Bu ‘huzur’ işte aynen öyle.

Ben ilkokul beşinci sınıftayken sınıfa Harun diye bir çocuk geldiydi. Çocuk dediğime bakmayın ‘ayı’ gibi bir şey. O zamana kadar “Arkadaşlarından memnun musun?” diye sorsan “Eh işte” derdim. Meğer hepsi melekmiş. Harun gelince ben diğer arkadaşlarımın üstün özelliklerini fark etmeye başladım. Harun’dan önce hiçbir arkadaşımı ‘yanından geçenlere çelme takmıyor’, ‘sokakta eşek gibi anırmıyor’, ‘yerli yersiz kolumu bükmüyor’ diye takdir etmezdim. Harun’dan sonra işler değişti. İşte o zaman anladım ben, Harun yokken bizim sınıfta huzur varmış.

Ülkemizdeki durum da buna benzer. Yani yöneticilerimiz sağır mı, duyduğunu mu anlamıyor bilmiyorum ama artık benim canıma tak etti bu durum. Arkadaş biz huzur istiyoruz, siz bize niye köprü veriyorsunuz? Kafasını dinlemek isteyen insana yerli otomobil mi verilir? Her şeyden önce vatandaşın ihyacını doğru tespit etsenize. İnsanlar huzur istiyor, siz habire asfalt döküp bina dikiyorsunuz.

Hemen burada bir hikâye anlatmak istiyorum. Rivayete göre Büyük İskender şehri gezerken, Diyojen’e rastlamış. Kimdir bu falan derken, bir fıçının içinde yaşayan dilenci kılıklı adamın aslında ünlü bir filozof olduğunu öğrenip şaşırmış. Kendisini tanıttıktan sonra bir isteği olup olmadığını sormuş. Diyojen de “Bi si.tir git, huzurumu kaçırma” demiş. Yani ben öyle dediğini tahmin ediyorum. Eğer başka bir şey söylemişse de sorun yok, hepsi aynı anlama gelir. Yani sen savaşta falanca ülkeyi yensen vatandaşa bir yararı var mı, sonuçta Diyojen de kendi keyfine bakacak.

Geçen gün komşuya “Ülkemize S-400’ler geliyor, artık her şey farklı olacak” diye müjdeyi verdim. Bu da “Aile hekimine gidip de yazdırayım, çok gerginim son günlerde” dedi. 400 mg.’lık yatıştırıcı sandı bizim füzeleri. Daha nasıl anlatayım ben bu insanlardaki huzursuzluğun boyutunu?

Ulusça paradan puldan, ondan bundan geçeli çok oluyor. Dibe vurmak diyorlar ya aynen öyle olduk, insanların beklentileri iyice azaldı. Dün bir videoda gördüm, soruyu tam olarak duyamadım ama sanırım vatandaşa “Yeni yılda en çok ne istersiniz?” diye sormuşlar. Abi de bir iki kere yutkunduktan sonra aynen şöyle dedi: “Anamıza, avradımıza daha az küfredilsin. Bize terörist denilmesin.”

Yani bu kadarcık şeyle mutlu olacak bir vatandaş kitlesi hangi ülkede var? Yol istemiyor, hastane istemiyor, iş istemiyor sizden. Sövülmesin bile demiyor bakın, daha az sövülsün diyor. Ben hükümetimizden rica diyorum. Eğer mümkünse vatandaşın anasına sövmek yerine “Allah müstahakını versin” desinler. Bir denesinler yok bu kurtarmıyorsa o zaman babasına sövsünler. Terörist yerine de kısa bir süreliğine ‘assolist’ veya ‘artist’ desinler. Ya da ‘piyanist’ desinler. Söyledim ama tam da emin olamadım. Bizim halk tuhaftır, ‘terörist’e kızmaz ama ‘piyanist’ sözcüğünü kaldıramayabilir. Sonra birisi güvenlik güçlerine ‘piyanist senin anandır’ diye yanıt verirse hoş olmayan olaylar yaşanabilir.

Evet, dediğim gibi biz bir tek huzur istiyoruz. Eksiği fazlası yok, sadece huzur. Yediğimize, içtiğimize karışılmasın, kıyafetimizle ilgili yorum yapılmasın, anamıza küfredilmesin, bize terörist denmesin. Ana taleplerimiz bunlar. Eğer ‘Bunlar öyle kolay değil, ancak köprüler gibi parasıyla yapabiliriz’ derseniz o da uyar. Ekmeğimizden kısar, parası neyse öderiz. Yeter ki huzurumuz geri gelsin.

Burak Kaya hakkında 127 makale
Müzisyen, yazar.