Kaçış – Önsöz

Önsöz

“Bırakın Aydede’yi Bulutlar” ve “Mavi Begonvil” isimli öykü kitapları ve “Şarkı ve Türkü Güfteleri” isimli şiir kitabından sonra, çocukluğumda büyük amcamdan dinlediğim kendi öyküsünü bir roman formunda yazmayı denemeğe karar verdim. Anadolu’yu iyi bilenler şunu da çok iyi bilirler ki; orada yazılmayı bekleyen pek çok çarpıcı hikâye vardır. Biraz araştırdığınız ya da kulak kabarttığınız zaman bu güzel hikâyelerden birine mutlaka ulaşırsınız. Anadolu’nun bu bahtsız insanlarının her birinin yaşamı başlı başına bir roman konusudur. Bugünkü bilgi ve anlayış düzeyi ile, genç birisi olmak ve Anadolu köy ve kasabalarını dolaşmak, insanların hayat hikâyelerini dinlemek, onların herkes tarafından okunmasını, bilinmesini sağlamak için elimden geleni yapmak isterdim. Ne yazık ki bunun için çok geç kaldım. Umarım bunu yazmağa gönül vermiş genç nesiller yaparlar.

Yazdığım hikâye, yakın geçmişte Anadolu’nun tarihinde çok sık yaşanmış olaylardan sadece bir tanesidir. Rahmetli büyük amcamın hikâyesidir. Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde tam yedi yıl evinden, sevdiklerinden uzakta, inanılmaz kötü koşullarda, ölüme olağanüstü bir dirençle karşı koyarak, her anı keskin bir bıçağın sırtında geçen bir askerlik dönemi geçirmiş, sonunda şansının da yardımıyla evine dönmeyi başarmış olan amcamın hikâyesi. Çocukluğumda onun bu askerlik anılarını dinlemeye bayılırdım. Uzun kış akşamlarında, akşam yemeğinden sonra ya ben onlara geçer ya da amcamlar bize gelirlerdi. Aynı olayları dahi, birkaç kez de olsa, anlatmak zorunda bırakırdım onu. Merak, korku, üzüntü ve sabırsızlıkla dinlemeye doyamazdım amcamı. Benzer olayların bir gün benimde başıma gelebileceğini düşünür heyecanlanır, zaman zaman da kaygılanırdım.

O dönemlerde Anadolu’nun hangi köyünde, hangi kasabasında olursa olsun bir delikanlının yaşamının, amcamınkinden ya da askerden dönememiş olan birisinden farklı olamayacağını düşünürdüm. Çünkü amcamın anlattıkları başka şekilde düşünmeme engeldi. O devirde hiçbir gencin bu yazgının dışına çıkması olası değil gibi gelirdi bana. Erkek çocukları askerlik çağına gelmiş olan aileler, çocuklarının geri dönme olasılığının neredeyse yok denecek kadar az olduğunu bile bile hiç itirazsız, çaresiz bu yazgıya boyun eğmişlerdi. Kimsenin kaçmayı, karşı çıkmayı, değiştirmeyi aklından bile geçirmediği bu yazgı kurtuluş savaşının sonuna kadar sürdü sanırım.

Hikâyede mekanlara, tarihi olaylara, yönetenlerin düşünce ve çabalarına, halkların duygu ve davranışlarına, dinlemiş olduklarımdan çıkardığım sonuçlara göre, elden geldiğince sadık kalmağa gayret ve özen gösterdim. Anadolu insanının yardım severliği, yüce gönüllülüğü amcamın anılarından abartılmaksızın aktarılmağa çalıştım. Kendi evlatlarını, gözlerini kırpmadan askere, daha doğrusu ölüme uğurlayan bu insanlar, kendilerine sığınan bu çaresiz askerleri korumak, kollamak için her fedakarlığı göze almakta tereddüt etmediklerini öğrendim. Hükumet tarafından yerlerinden, yurtlarından kovulan, sürgün edilen Ermeni yurttaşlar, büyük bir bölümü nerede olurlarsa olsunlar, Anadolu’ya, Anadolu çocuklarına ve insanlarına sahip çıkmışlar, onları kollayıp kucaklamış, bağırlarına basmış olduklarını öğrendim.

Yazdığım hikâye tarihimizin kısa bir kesitine ışık tutup görüntülenmesine vesile olursa bundan mutluluk duyarım. Beğenilerinize mazhar olması, yeni hikâyelerle karşınızda olmama vesile olacaktır. Okuyucularım umarım beğeneceklerdir.

Kitabımı sabırla ve dikkatle okuyarak kelime ve imla hatalarını düzeltme görevini gönüllü olarak yüklenen çok değerli Dr.Dilber ve eşi Dr.Burhan İleriye dostlarıma ve sevgili Sezan Kaya’ya sonsuz teşekkürlerimi sunmayı borç biliyorum.

Bu vesileyle kitaplarımı rahat ve huzur içinde yazmama fırsat hazırlayan sevgili eşim Leman’a içten sevgi, saygı ve minnet duygularımla teşekkür etmeyi en yüce borcum sayıyorum. Sonsuz sevgilerimle.
İsmail İlhan

Birinci Bölüm >>

İsmail İlhan Hakkında17 Yazıları
1940 yılında Yozgat’ın Köçek Kömü Köyünde beş çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak doğdum. İlkokulu üçüncü sınıfa kadar kendi köyümüzde eğitmenle okudum. İlkokulun kalanı ile orta öğrenimimi Yozgat’ta tamamladım. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümünü bitirdim. 1976 da Dr., 1982 de Doç., 1987’de Prof. oldu. 6 adet mesleki ve bilimsel kitap ile çok sayıda bilimsel makale yayımladım. 2007 yılında emekliye ayrıldıktan sonra Bursa Belediyesi Türk Sanat Müziği Konservatuvar’ını bitirdim. Keman çalıyor, beste yapıyor ve öykü yazıyorum. Yazarımız İsmail İlhan 7 Nisan 2020 günü yaşama veda etti.

Yorumlar

İlk yorumu siz yapın

Yanıt Ver

E-posta adresiniz yayımlanmayacak.




Loading Facebook Comments ...