Ağıt olarak bilinen bir Tokat türküsü… Türkünün Çanakkale Savaşı’na katılan 1315 doğumlu çocuklara yazıldığı söylendi hep. Oysa türkünün 1927 yılında Feryadi Hafız Hakkı tarafından taş plağa okunan ilk sözleri, 1943 yılında Muzaffer Sarısözen’in başkanlığındaki Ankara Devlet Konservatuarı kayıtlarındaki sözlerden çok ayrı. Bugünkü sözlerden hepten ayrı.
İlk kayıt gösteriyor ki “Hey On Beşli” bir oturak âlemi türküsü… “On beşli” sözünden yola çıkılarak Çanakkale Savaşı’na katılan gençler düşünülüyor. Bir kere Türkü çok hareketli… Bu da ağıdın özüne ters… İsteyenler türkü üzerinde araştırmalar yapan Halk Bilimi Uzmanı Necdet Kurt’un “Hey On Beşli Ağlatmalı mı, Oynatmalı mı?” yazsını okuyabilir.
Tehcir Kanunu’yla Ermeniler, göç edecekleri yolda başlarına bir şey gelir diye kız çocuklarını güvendikleri ailelere teslim eder. Bu çocukları teslim alan aileler, onlara Müslüman olmadıklarından dolayı geleneğe uyan adlar vermez. Bunun yerine “Hediye, Hatun” adlarını verir. 1927’deki sözlerden:
“Damdan Attım Kendimi
Bulamadım rengimi
Hovardalık pek kolay
Öğrenmeli fendiniAslında güzelim kız senin ismin Hediye
Fındık fıstık aldım güzel yemiye
Manto aldım güzel sana geymiyeHey on beşli on beşli
Bağdat yolları taşlı
On beşliler giderse
Kızların gözü yaşlı”
Türkünün 1943 yılındaki değişen sözlerinin bir dizesinde “Aslan yarım kız senin adın Hediye”dir. 1927 yılı özgün sözlerdeyse bu dize ”Aslında güzelim kız, senin adın Hediye”dir. “Aslan” değil, “aslında”… Kaldı ki bir erkek, sevgilisine “aslan” diye hitap etmez. Türkünün hem 1927 hem 1943 yılında kayda alınan sözlerinde hem de bugünkü sözlerinde “ağıt” havası yok. Türkünün bugün özgün sözleri çok değişmiş. Üstelik hiçbir değişkede (varyant) ağıt sezilmiyor.
Taş plağa okunan türkünün özgün adı da “Damdan Attım Kendimi”dir. Türküdeki Bağdat Caddesi de Behzat Caddesi olmuştur.
Sevgilisini beklerken yakalanma korkusuyla kendini damdan atan genç, çok korkar; beti benzi sararır. Yakalanmayıp sağ salim kurtulunca da hovardalığın kitabını yazmaya hazırdır(!) Müslüman olup geleneğe uygun bir ad alan kıza, hovarda gencin “Aslında güzelim kız, senin adın Hediye” dizesi,
“Ben senin geçmişini biliyorum. Senin adın Ermeni aileleri tarafından bırakılan küçük kız çocuklarına verilen ortak adlardan biri olan Hediye! Sen aslında sonradan Müslüman olan Ermeni’sin. Benimle gel, yoksa her şeyi açıklarım” olarak okunabilir. Genç; fındık, fıstık, manto alır; kızı kuytu bir yerde bekler. Olmaz ki! Bu kadar da olmaz ki! Genç, tam bir hovarda!
Hâl böyle olunca genç, hovardalığın kitabını yazabilir ama delikanlılığın kitabını yazamayacaktır. Üstü örtülü bir tehdit, kasaba delikanlılığına sığmayacak kadar yakışıksızdır.
Türkülerin sözlerini değiştirmeyi kültürkırımı olarak görmek mümkün. Bir türkünün yazıldığı dönemdeki sözleri bugünkü değerlerle bağdaşmayabilir. Ayrıca türküler oluştuğu dönemin toplumsal hafızasıdır. Bu hafızayı kazımak, kültür tarihine efendilik yapmak ya da değerbilmezlikten başka nasıl algılanabilir? Türküyü kimliksiz kılmaktır bu.
Bütün elitist yaklaşımlar, kendi fermanını yazarken ya da değiştirirken güç odaklıdır. Bu, Robinson Crusoe’nun Cuma’yı kendine benzetmesindeki asimile çabasıyla eş değer. Edward Said “Kültür ve Emperyalizm” kitabında post-kolonyal etkiyi, Robinson-Cuma ilişkisiyle anlatır.
Saf hâli yiten bir şeyde oluşan boşluğu ancak bir sızı doldurabilir. Türkülerin yöreden yöreye değişiklik gösterir ama böyle kökten değişim, bilinçli bir tercihtir. Yanlışta ısrar etmek mi?
“Yaşamda yapılacak o kadar çok yanlış var ki aynı yanlışı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok.” (Jean Paul Sartre)
Feryadi Hafız Hakkı’nın okuduğu türkünün 1927’deki taş plak sözleri:
Damdan Attım Kendimi
Damdan attım kendimi
Bulamadım rengimi
Hovardalık pek kolay
Öğrenmeli fendiniAslında güzelim kız senin ismin Hediye
Fındık fıstık aldım güzel yemiye
Manto aldım güzel sana geymiyeHey on beşli on beşli
Bağdat yolları taşlı
On beşliler giderse
Kızların gözü yaşlıAslında güzelim kız senin ismin Hediye
Kal efendim saat geldi yediye
Fındık fıstık aldım gülüm yemiyeIrmağı geçti gelin
Gediği aştı gelin
Eğil biyol öpeyim
Yüreğim geçti gelinAslında güzelim kız senin ismin Hediye
Ben dolaştım sen de dolan gediğe
Manto aldım güzel güzel geymeye
Fındık fıstık aldım yemeyePenceresi beş camdan
Konyak içtim fincandan
Al Martini vur beni
Ben de bıktım bu candanAslında güzelim kız senin ismin Hediye
Kal efendim saat geldi yediye
Fındık fıstık aldım yemiye
Türkünün 1943 Ankara Devlet Konservatuarındaki sözleri:
Hey On Beşli On Beşli
Hey on beşli on beşli
Tokat yolları taşlı
On beşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlıaslan yarim kız senin adın hediye
ben dolandım sen de dolan gel gediye
fistan aldım endazesi on yediye aman aman
dar mı geldi gönderdiğim hediyeKöprünün altı diken
Yaktın beni gül iken
Allah da seni yaksın
Üç yıllık gelin iken
Türkünün bugünkü sözleri:
Hey On Beşli On Beşli
Hey on beşli on beşli
Tokat yolları taşlı
On beşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlıAslan yârim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi onyedi yeGiderim elinizden
Kurtulam dilinizden
Yeşil baş ördek olsam
Su içmem gölünüzdenAslan yârim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beri ye
Fistan aldım endazesi onyedi yeGidiyom gidemiyom
Sevdim terk edemiyom
Sevdigim pek gönüllü
Gönlünü edemiyomAslan yârim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beri ye
Fistan aldım endazesi onyedi ye
İlk yorum yapan olun