Değersizin Değere Yeğlenmesi

Değersizin Değere Yeğlenmesi

Erken cumhuriyet döneminde, operanın yaygınlaşması adına verilen uğraşıdan eser yok şimdi. İnsanlar, doğrudan doğruya popa yönlendirilmiş, pop müziğin derinliksiz sesi de her yani istila etmiş durumda.

Hal böylece olunca efkârın ya da eğlencenin ucuzluğu her köşeye sinerken yarından bihaber nesil, karasevdalı bir kasaba âşığı gibi ‘’ya benimsin ya kara toprağın’’ ilkesiyle şiddeti benimser. Öte yandan kentte de durum farklı değildir. Onlar da “haydi eller havaya’’ sloganıyla sorgulanmayan bir hayatı seçer.

Düşünmeyen, üretmeyen ama hep tüketen, elleri havada ve efkârı içine sığmayan kitle… Bu ‘’haydi eller havaya’’ duruşu da bir teslim ol tehdidinin değil, bellekleri boşaltmaya yardım eden bir çağrının şekil değiştirilmiş bir emridir aslında. Herkes efkârlansın, herkes oynasın. Tam da biat kültürü…

Arabesk müziğin ideolojisi bellidir: Unutmak… Köyden kente göç edilmiş ve köylerinden gelenler ne köyünün kültürünü unutmuş ne de kent kültürüne uyum sağlamıştır. Geldikleri yer, sandıkları gibi “taşı toprağı altın’’ değildir hiç de. Göç edenler, hayatları işsizlik, geçim sıkıntısı nedeniyle darmadağın olunca hayata, herkese ve her şeye kin beslemeye başlar artık. Yoksulluğun paramparça ettiği varoşlar, patlamaya her an hazır bir bombaya dönüşür. Bir tatar savaşçısının bozkırda hızla at sürerken götüreceği betiği düşürdüğünü anlayıp deliye dönmesi gibi… Herkes kendine yabancı, herkes umutsuz, herkes kırgın… Biraz yoksul, biraz yoksun… En çok da kırgın… En çok da onurunun yaralı olması…

Neoliberalizmin ekonomiyi mahvettiği, postmodernizmin de hayatları allak bullak ettiği bu sırada, arabesk ve onun inceltilmiş hali olan pop müzik çıkagelir. Arabesk, artık o kini, iktidara değil; kadere, feleğe yönlendirecektir. Kasaba kültürünün gençleri, yoz bir müzikle karşı karşıyadır artık.

“Batsın Bu Dünya, Kahpe Felek, Tanrım Beni Baştan Yarat, Keskin Bıçak, Dertler Benim Olsun” adlı arabesk şarkılar, kininin yönünü değiştirmiş; varoş hayata bir dinginlik getirmiş, insanlara, kaderlerini kabul etmelerini fısıldamıştır. Artık, müziğin ‘baba’ yarışı da başlar. Ağlatan, insanı kendinden geçiren, düştükleri bunalımı unutturan her kimse, o, en iyi babadır.

Öte yandan kentte de durum farklı değildir.

“Şinanay da Yavrum Şinanay, Zilli, Yakalarsam” benzeri pop sanılan şarkılar, haydi eller havaya dedirterek düşünmeyen bir kitlenin belleğini ele geçirir. Biri efkârdan diğeri göbekten nemalanır..

Değil mi Ahmet Adnan Saygun?

Müzik, tek sesli artık… Çokseslilik müzikse can çekişiyor. Rönesansı, oluşturan sanatın biri de çoksesli müziktir oysa. Ortaçağın karanlığını yıkan heykel, mimarlık ve resmin yanında çoksesli müzik de vardır. Hem çoksesli müzik, çok sesli düşünceyi de içerir.

Değil mi Dufay?

Değersiz olanın, değerli olanla yer değişme zaman… Öğrenmeye, düşünmeye kapalı olan bir toplumun sesi olmaz. Pagan döneminin sesleri duyulur sadece ki o seslerin bir saflığı vardı. Tüketim endüstrisinin popüler sesiyse sığ, ucuz, yoz… Müzikte ne estetik bir doyum ne de sezgi var. Kulak, eğitimsizse düşünce de kısırdır. Kulak da el gibi beynin dışarıya uzantısıdır oysa.

Değil mi Kant usta?

“Bir memleketin müziğine kulak veriniz. Nerede güzel yapıtlardan oluşmuş uyum varsa orada adalet ve erdem hüküm sürer.”

Değil mi Konfüçyüs bilge?

Çoksesli müziğin estetik hazzını anlamak kolay değildir elbette. Bilimi anlamak için nasıl emek gerekiyorsa o da emekle oluşan, emekle anlaşılandır. Bu da ona değer katar. Oysa popu da arabeski de anlamak için bir emeğe gerek yoktur. Olmaz da. Biri asırlar öncesinden asırlar sonrasına akarken diğeri, salt bugünün, anın içinde yok olmaya mahkûmdur.

Eller havada olsun, dert değil. Efkâr da olsun, o hiç dert değil. Ama akıl da olsun. Çok sesli düşünmek için, çok sesli müzik olmalı. Yıllar önce sopranomuza sahip çıkmadığımız için İtalya, ona kapılarını açar.

Değil mi Leyla Gencer?

Sahip çıkılmayan, değeri bilinmeyen her şey gibi, bilim de sanat da alır başını gider.

Bilim ve sanat, uyuşmadığı ülkeyi terk edermiş.

Değil mi İbni Sina?

1 Comment

Yorumlar kapatıldı.