Değirmen Başında Vurdular Beni

Değirmen Başında Vurdular Beni

“Değirmen başında vurdular beni” Erzurum yöresine ait, 6+5 duraklı, 11 hece ölçüsüyle yazılmış anonim, bir ağıt türkü… Neriman Altındağ Tüfekçi derlemiş. Bir delikanlının ağzından dökülen sözler kor ateşten farksız.

Türkünün farklı öyküleri var ama öz aynı. Aman dileyen, ”Vurma” diyen, nar tanesi ve anasının, babasının biriciği olan aynı delikanlıdır; öyküler farklı olsa da.

“Aman dileyene kılıç kalkmaz.”

Eskidenmiş o. Zalim, baharı yakıyor artık. Oysa Doğu toplumlarında delikanlılık düsturudur aman dileyen kılıcın kalkmaması.

Zalim, her yerde aynıdır. Acımasızdır, kendinden başkasına yaşama hakkı tanımaz. Cahilliğinde kavrulurken “Ne kadar can alayım?” derdindedir. Nar tanesini de biricik olanı da “aman”ı da bilmez.

“Değirmen başında vurdular beni
Kirli tütünlüğe sardılar beni.”

Değirmen başında vurulan biridir genç… Tütünlük denilen kirli önlülüklere sarıp götürürler.

“Vurma Ragıp vurma nar danesiyem
Anamın babamın bir danesiyem.”

Ragıp hain, Ragıp mert değil. O tüm delikanlıların yüz karası. Delikanlı yalvarır: “Ragıp vurma!” der. Onu yumuşatmak için “Nar tanesiyim; anamın, babamın bir tanesiyim. Ölürsem ağlar ikisi de.” der. Der de Ragıp’ta merhamet yok.

Sonra mı? Sızı… Issızlık…

“Merhamet, masum olduğu için her kalbe misafir olmaz.” der İbn-i Haldun.

Ragıp’ın kalbi yok, konuğu hiç yok. Ragıp, kan içip nar tanesine kıyandır. Nar tanesi, “Vurma zalim, vurma!”dedikçe vuran cellattır o! Kendini kahraman sanan korkaktır. Kahraman, bir değer uğruna yürür oysa.

Nar tanesinin, biriciğin ardından, gözlerini yummuş gelincik koklayan Ali İsmail Korkmaz var bir de. Gelinciğin çok derinlerde saklanmış ya da olmayan kokusunu içine çekerek gelinciği o belirsizlikten, kokusuzluktan kurtarmaya çalışır Ali İsmail Korkmaz. Gelincik kokmaya başlar birden. Ali İsmail gibi kokar.

Sonrası mı?

Sokakta sıkıştırılıp öldüresiye dövülür. Gelincik, “Vurmayın, öldüm.” diyene kadar dövülür.

Sonrası mı?

Derler ki Ali İsmail’den sonra nar kırmızısı gelincikler kokmaz olmuş. Sonsuza dek küsmüşler kokulara ve derler ki değirmenlerin çevresindeki gelincikler de nar ağaçları da kurumuş.

Değirmenler mi? Gelinciksiz, narsız… Ipıssız… Ah, nar tanesi! Ah, gelincik!

Nar tanelerinin ve gelinciklerin ölümünü yaşayan bir çağ!

“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” (Albert Camus)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.