Pablo Escobar için tarihin gördüğü en acımasız ve en yardımsever, en çok nefret edilen ve en çok sevilen uyuşturucu kaçakçısı dersek herhalde yanlış olmaz. Bu çelişki, hem Pablo Escobar’ın ilginç kişiliğinden hem de yönettiği Medellin Karteli olarak bilinen suç örgütünün dünyadaki pek çok insanı zehirlerken aynı zamanda Kolombiya’da yoksul insanlar için gelir kaynağı yaratmasından kaynaklanıyordu.
Bir yandan içindeki tek bir muhbir için tüm yolcularıyla birlikte bir uçağı düşürebilecek kadar cani, diğer yandan şehirdeki bir yangında evsiz kalan yoksullar için dört yüz konut inşa ettirecek kadar cömert. Bir yandan yüz binlerce insanı zehirleyen bir kartelin yöneticisi, diğer yandan yaşadığı şehirde iki yüz binden fazla kişiye istihdam sağlayan bir kaçakçı.
Pablo Escobar, ayakkabıları olmadığı için okuldan geri gönderilecek kadar yoksul bir çocukluktan sonra suç örgütlerinin içinde, kısa sürede dünyanın en zengin insanları arasına yükseldi. Günlük ortalama 15 tonluk kokain sevkiyatıyla, günde 70 milyon dolar kazanıyordu. Haftada yarım milyar dolarlık bir kazancı olan Pablo Escobar, 1989’da yıllık 30 milyar dolarlık geliriyle, Forbes tarafından dünyanın en zengin yedinci kişisi seçildi. Kartelin o kadar çok parası vardı ki, bu paraları destelemek için kullanılan lastik bantların aylık maliyeti 2.500 dolar tutuyordu. Elde ettikleri bütün parayı aklamak çok maliyetli olduğundan paraların büyük bölümü nakit olarak kovuklarda istifleniyor ve kovuklara konulan paraların bir bölümü rutubetten kullanılamaz hale geliyordu. Nakit paranın bu şekilde yılda %10 fire vermesi normal kabul ediliyordu. Elbette bütün para tek başına Pablo Escobar’ın cebine girmiyordu. Örneğin bir pilot, tek sevkiyatta 3 milyon dolar para kazanabiliyordu. Kartelin New York’ta zenginlere yakın olması için bir Fransız restoranında komi olarak çalıştırdığı kişi, iki yıl içinde evine 25 milyon dolar istifleyebiliyordu. Pablo Escobar’ın muhasebe işlerini yürüten Roberto Escobar, kartelin en büyük sıkıntısını şöyle aktarıyor: “Parayla ilgili tek sorunumuz çok fazla olmasıydı.”
Kardeşi Roberto, Pablo için “İyilik Pablo Escobar’ın bir parçasıydı, şiddetin onun bir parçası olduğu gibi.” diyor. Escobar için pek de iyi şeyler söylemek olası değil ancak bu kadar çok sayıda polis ve yargıcı gözünü kırpmadan öldüren bir katilin, Medellin kentindeki pek çok evin duvarında fotoğraflarının bulunması ya da cenazesine yirmi beş binden fazla insanın katılması da ilginç bir ayrıntı. Pablo, bir yandan yoksul gençlerin okuması için onlara para veriyor, diğer yandan aynı yaştaki yüzlerce gencin ölümüne neden oluyordu. Ne kadar azılı bir katil olursa olsun, Medellin halkı ona ihanet etmedi ve yıllarca kaçak olarak evlerinde sakladı. Suçluların iadesi yasasıyla yakalanarak ABD’ye gönderilmesi istenen Pablo Escobar da aynı derecede halkına bağlıydı: “Kolombiya’da bir mezarı, Amerika’da bir hücreye yeğlerim.”
Pablo Escobar’ın yönettiği Medellin Karteli, diğer uyuşturucu kartellerinden çok daha fazla sevkiyat yapabiliyordu. Escobar uçakla, gemiyle, sürat teknesiyle, denizaltıyla veya kimyasal yöntemlerle bir yolunu bulup büyük miktarda kokaini ABD’ye ulaştırmayı başarıyordu. ABD’ye giren kokainin %80’ini Pablo Escobar’ın yönettiği tahmin ediliyordu.
Pablo Escobar’la ilgili pek çok bilgi, kartelin muhasebesini tutan ağabeyi Roberto Escobar’ın yazdığı bu kitapla su yüzüne çıktı. Roberto Escobar, elektronik mühendisi olan aynı zamanda muhasebe eğitimi almış başarılı bir gençken, muhasebe işlerinde kardeşine destek olmak için uyuşturucu karteline katılmıştı. Kolombiya Milli Takımının şampiyon bisikletçilerinden biri olan Roberto Escobar’ın kendi yaşam öyküsü de en az Pablo kadar ilginç.
Avi Pardo tarafından Türkçeye çevrilip 2018 başında Kırmızı Kedi tarafından yayımlanan Kardeşim Escobar, bir suç örgütünden öte, çok farklı insan portreleri de getiriyor önümüze. Yeraltı dünyasını, zenginliklerin kaynağını, uluslararası mafyayı, ABD’nin müdahalelerini, rüşvete bulanmış siyaseti ve bir örgütün ne derece acımasız olabileceğini gösteren çok farklı bir kitap Kardeşim Escobar. Tek solukta okunacak, sürükleyici ancak acımasız bir macera kitabı. Rüşvetçi siyasetçilerle uyuşturucu kartelinin arasına sıkışmış, yoksul bir halk ve yoksulluktan çıkıp dünyanın en zenginleri arasına girmiş bir kaçakçının yaşam öyküsü. Kardeşim Escobar’ı mutlaka okumalısınız.