
Yeryüzünde insanların çoğu yalnız, acılı… Öz başına… Turnalar, gökyüzünde bu acılara yanar. Eşini yitiren turna, bir daha eşleşmezmiş. Turna sadık, insan değil. Alevi-Bektaşi geleneğinde kutsal bir kuştur turna. İnsanlar da kutsal, değerlerüstü canlı ama birbirlerini boğazlıyor ya da boğazlatılıyor. Turna öldürmez, insan öldürür. Muştunun imgesiydi eskiden turna… Selam ilet sevdiğime, denirdi onlar uçarken. Ardından da şeker söylenirdi; bal, kaymak söylenirdi.
Havada turna sesi gelir kanadı kırma
Ağzı dolu yem getirir şeker ile hurma
Git güzel karşımda (bi danem) ağlayıp durma
Aç kapuyu nazlı yarim ben geliyorum
Ağzı şeker, hurma dolu; al, yeşil, pembe kanatlı turnalar uçmaktadır; avazları da yanık. Bu acı avazla âşığın aklına ağlayan sevgili düşer. Turnalardan yakında geleceğini sevgiliye söylemelerini ister. Ağlamasına dayanamaz sevgilisinin. Âşıkta yürek yufka, hâl yaman!
Burma da burma duman tüter dağın belinde
Okunmadık fermanım var düşman elinde
Bunu da yazan yanlış yazmış serhoş halinde
Gönder a beyim ben yazayım zülfüm telinle
Hâl yaman ki yaman! Katline ferman yazılmış. Dağlar duman, dağlar ana baba günü… Dağlar dumansa âşığın gönlü de gam yükü. Âşıkta efkâr, bir dolu car… Bir yanda düşman, ferman; bir yanda yâr… Âşıkta hâl yaman işte! Bu fermanı yazanlar yanlış yazmışlar, der âşık! Sarhoşken yazmışlar. Sarhoş kafayla olmadık şeyler yazılır, düşünülür, diye de teselli eder kendini. Ser(baş) ve hoş… Bunu, başı hoş olanlar, sarhoşlar yazmış. Âşık, gönderin ben yazayım fermanı, der. Ferman nasıl yazılır, dercesine… Sizin silahla yazdığınızı ben zülfümle yazarım. Suçsuz olduğunun duygusal ifadesidir bu dilek, bu zülüf!
“Gönder a beyim ben yazayım zülfüm telinle” dizesi, sevgili tarafından söylenmiş olsa keşke! Âşığının sesini, getirmiştir belki turnalar. Ona “Âşığa ferman kestiler!” demiş olsalar. Sevgili de bu fermana karşı çıkıp zülfün teliyle, tüm duygusallığıyla, beylere “Sevdiğim suçsuzdur, kıymayın ona!” diye seslenmiş olabilir mi? Düşsel bir zenginlik katıyor türküye bu olabilirlik. İkisi de özlüyor, ikisi de birbirlerinin acısına yanıyor. Kahrı bol yaşamda yüreğimizi güzelleştiren de içimizde bir sevgilinin saklı olması değil midir zaten?
“Çölü güzelleştiren, bir yerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.” (Şeker Portakalı)
İlk yorum yapan olun