
Yedili hece ölçüsüyle söylenmiş bir Malatya türküsü… Olanaksızlığın daha ilk iki dizede duyumsandığı türkü doğa imgeleriyle dolu…
Çiçekten harman olmaz
Yâr derde derman olmaz
Çiçekten harman olmayacağını bilen sevdalı adam, yârinin de derde derman olmayacağını kavramış; sevgilinin güler yüz göstermeyeceği gerçeğini ve olanaksızlığı kabullenmiştir. Nuh diyen ama peygamber demeyen acımasız biridir o yâr.
Darılmış güle bülbül
Gelip dalına konmaz.
Benzetmede halk edebiyatı motiflerinin kullanılması, türküye nasıl da içtenlik, doğallık katmış. Bülbül ve gül… Bülbül kırgın; bülbül, güle konmaz. Efkâr üstüne efkâr…
Çektiğim acı yeter
Ocakta duman tüter
Ocaktaki ya da dağ başındaki “duman” kahrın, sıkıntının imgesidir halk şiirinde. Acılara gark olan genç isyan eder. “Yeter!” der.
Ellerin derdi vardır
Benimki daha beter
Ellerin derdi vardır. Dertsiz baş olmaz. Bunun da bilincindedir âşık ama kendi derdinin daha çok, daha beter olduğunu söyler. Acıların kıyası, tartılması olanaksızdır. Acılar karşılaştırılamaz. Her acı, çekene ağır; her acı, çekene yük. Acı, insan olana yük…
Olanaksızlık duyguyu öldürür. İnsanın ruhsal dönüşümü; bilinçli bir iradenin, yeni bir yaşamın, yeni bir görüşün, inceliklerin ve sevgilerin var olduğuna inanmayı da gerektirir. Türküdeki kişinin olanaksızlıkla sınanması dönüşümüne engel olmakta, ruh karanlıkta kalmaktadır. Sevgiliden gelecek destekle olanaksızlık sona erecek, dönüşüm gerçekleşecektir oysa. Sevgili bunu yapmaz, el vermez.
Hayıflanmalar, sitemler acıyı hafifletmez. Gence yâr da vermez. Kar, susuzluğu gidermez çünkü.
Acıların yok edilişi yeni dinamikleri gerektirir. Genç de bu dinamiklerin ilk adımını “Yeter!” diyerek atar. Radikal bir kararlılığının göstergesidir “Yeter!” nidası. Çiçekten harman olmayacağının çığlığı…
Yeni bir yaşam için insanı olanaksız kılan birini yok saymak, dönüşümü hızlandırabilir. Bu hız, âşığı, acı çektiren birine bağlanarak yaşamın özüne kavuşulmayacağı gerçeğiyle yüzleştirir. Âşık, karşılıksız aşkın yarattığı dönüşüm gücünden beslenerek ”Yeter!”i basar ve unutmayı seçer. Bilinç, karanlığından çıkmış; ışığına yol almaktadır.
“Kendini iyileştirmek istiyorsan yaralarının sahibini yok et, unut.” (Charles Bukowski)
İlk yorum yapan olun