Dağlarda ceylanlar olurdu. Eskiden, ta çok eskiden… Şimdi görülmüyor. Onlar da kaçmış uzaklara. Ta çok uzaklara…
“Kaç Kuzulu Ceylan Kaç” diye bir türkü var. Bir ceylanı anlatıyor. Bir ceylanın acısını… Ceylan ağıtını…
Avcı zalimdir, acımasızdır. Ceylan, al kanlar akıtsa da acımaz avcı; ceylanın yavrulu olsa da acımaz. Zalimin zulmü olur da asla acıması olmaz. Derler ki dağların estetiği, artık öyle korkak, öyle ürkek ki… Pınara su içemeye bile inmezmiş.
Efendisi ne derse onu yapan caniler vardır. Biri hakkında ölüm fermanı verildiğinde onlar hemen yerine getirir. Onlar ki düşünemeyen, onlar ki ilkçağ canavarı, ortaçağın karanlığı, yeni çağın cellatları, onlar ki yeşil ekini biçenlerdir. Ala tazılara benzerler. Ala tazılar da onlara… Köpek, o cellata; cellat o köpeğe… Her ikisi de efendilerinin sözleriyle yaşar. Kalk kalk, otur otur.
İşte gün, cehennemi bir gündür. Dağ başında bir can pazarı yaşanır. Az yukarıda bulutları olan mor dağlarda… Ceylan, yavrularıyla herkesten uzak otlanmaktadır. Ana ceylanın bir kulağı sestedir. Ustadır dağlara, tehlikeleri bilir.
Aklına gelen başına gelir ana ceylanın. Avcılar gelmektedir hem de ala tazılarıyla. Avcı tazılardan, tazı avcılardan zalim… Ceylan yavrularını toplar, kaçarlar. Can pazarıdır bu. Ana ceylan hızlı koşar. Her gediğini bilir dağların. Ama ya yavruları? Daha bala ki onlar… Kendi gibi koşamaz kuzuları. Sonra yavrular; kimden, niçin kaçtıklarını da anlamazlar. Oysa arkadaki avcılar da ala tazılar da azgın… Ağızları salyalı… Avcı avına şehvetten, tazı efendisinden alacağı aferinden dolayı azgındır… Ağızları salyalı, ortaçağın cüzamlıları…
Dağlar, tanıktır bu koşuya, bu orantısız güce… Dağ, dağ olalı utanmamıştır böyle. Başı dumanlı dağlar, dertli dağlar yanar ceylana, eyvah der ceylanlı kuzuya.
– Kaç kuzulu ceylan kaç!
“Kova kova indirdiler yazıya.” Doğru. Zalim kova kova ceylanları yazıya indirir. Ananın gücü vardır kaçabilir. Ama kuzuları eksilmiştir. Canından can almıştır avcı, ciğerini çalmıştır. Üç kuzusundan biri yanındadır sadece. Tek kalan bala ceylanın gözleri, o güzelim estetik gözleri mahşer kalabalığı… Ana ceylan, döner yitiklerine, kuzularını bulmaya döner. Bulur. Bulmasına bulur da… Yavruları vurulmuş kanlar içinde yatmaktadır. Mor sinekler konmuştur ela gözlerine. Ana ceylan acılı, o tek kalan yavru korkulu… Mahşer gözleri ilk kez hayatı tanır. Avcının çirkinliğini ilk kez görür. Tazının yalakalığını ilk kez görür.
Yüce dağ, başı dumanlı dağ seslenir ceylana:
Kaç kuzulu ceylan kaç avcı geldi!
İş başa düşünce bakmaz kuzuya
Avcılar elinden kaç kuzun kaldı?
Ama … Ama kolay mı kaçmak? Gözleri sürmeli ceylan, ceylan ağıtını yakar kuzularının başında. Ana olacağına taş ola her ana… Ana olacağına kapının köpeği ola her ana. Ah kuzulu ceylan! Eyvah ki ne eyvah!
Ana bakar tek yavrusu titremektedir. Alır bir tanesini kaçar… Çok uzaklara ama çok uzaklara… Zümrüt yeşili çayırları aşarak çok ıraklara… Al kanlar akıtarak iki dizine, ha kaçarlar de kaçarlar.
Ama kuzulu ceylan ardında zalim var, zulüm var. Top tüfek var. Gücün ne senin? Eti ne, kemiği ne tek kalan bala ceylanın? Ha kaç kuzulu ceylan de kaç. Zalim sayyadın tüfeği var, seni takip eder. Bunu ne yapacaksın kuzusuz kalan ceylan. Bunu ne yapacaksın?
Kaç kuzulu ceylan kaç.
Ceylan ağıtıdır bu kaçış. Derler ki ceylanlar artık suya inmez. Sabahın seherinde pınar başını bile zalimler tutmuş, derler.
Derler ki o günden sonra, o orantısız güçten dolayı dağ başları buza kesmiş, o buzlar hiç erimezmiş. Derler ki dağlar yas tutar. Derler dağlar yastadır.
Derler ki ceylan ağıtına neden olanın muradı gözünde kalırmış; sayyad muratsız kalırmış.
Kova kova indirdiler yazıya
Dut ettiler algın ala tazıya
İş başa düşünce bakmaz kuzuya
Kaç kuzulu ceylan kaç avcı geldi
Avcılar elinden kaç kuzun kaldıZalim avcı düşmüş gelir izine
Al kanlar akıtmış iki dizine
Mor sinekler konmuş ah o gözüne
Kaç kuzulu ceylan kaç avcı geldi
Avcılar elinden kaç kuzun kaldı
Türkü, böyle doğar.
Kazancın kan üzerinden elde edilmesi çirkin… Zaferin yoksulluk üzerinden, güçsüzler üzerinden kazanılması insanlık ayıbı… Ceylan, kan ve zafer… Utanç…
Sen kaç yine de kuzulu ceylan. Dağlara kaç. Bulursan en tepesine, karlı tepelerine kaç; avcının, tazının çıkamayacağı o karları hiç erimeyen yüksekliklere kaç.
Dağ dosttur. Kayadır, taştır ama insafı vardır. İnsafsız avcıya bakma sen kuzusuz ceylan. Çık yüce dağlara, ağıtını söyle. Ceylan ağıtını… Söyle ki insan olan ağlasın. İnsan yanımız incinsin, sızlasın. İnsan olan beri gelsin.
Amma velakin… Ezcümle… Ha söyle de söyle!