
Sözler Sıdkı Baba’ya ait, şiirin güzelliği, besteyle bütünleşmiş. Ali Ekber Çiçek bağlama çalmıyor bağlamada yanıyor. Pervane gibi…
Ali Ekber Çiçek, bazı dizeleri çıkarıp eklemeler yapmış. İlk dizede” on dört bin” yıl, şiirin aslında on dört yıldır. Sıdkı Baba’nın önceki mahlasıdır pervane aynı zamanda.
On dört bin yıl gezdim pervanelikte
Sıdkı ismin duydum divanelikte
İçtim şarap’ın mestanelikte
Kırkların ceminde dara düş oldum
Pervane-mum ilişkisi, doğu edebiyatında sıkça görülen mazmunlardan. Pervane (gece kelebekleri), mumun çevresinde döner durur. Sonunda bu dönüşlerle yetinmeyip çekinmeden kendini mumun alevine atan âşığı simgeler pervane. Böylece sevgiliye kavuşma yani “vuslat” gerçekleşir. “Şem ü pervane” ilişkisi, ilahi aşkın imgesi olarak doğu edebiyatında, tasavvufta gece kelebeğinin yani pervanenin vuslata ermesinin hüzünlü yolculuğudur.
Âşık, on dört yıl boyunca “Pervane” mahlasıyla deliler gibi gezmiş; sonra da Sıdkı Baba mahlasını almıştır. Kırklar meclisinde dara yani sorguya çekilir. Bu sorgulamada insan olmanın, kendine akabilmenin, kendini tanımanın, maddi değerlerden sıyrılmanın izleri aranır. İnsan-ı kamil (olgun insan) olmaya açılan kapıdır bu kırklar meclisindeki dara çekilme mitosu.
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar dost dara düş oldumGüruh-i Naci’ye özümü kattım
Âdem sıfatında çok geldim gittim
Bülbül oldum firdevs bağında öttüm
Bir zaman gül için zâra düş oldum
Sözler Sıdkı Baba’ya ait olan şiirden Ali Ekber Çiçek, bazı dizeleri çıkarıp şiire eklemeler yapmış. İlk dizede” on dört bin” yıl, şiirin aslında “on dört” yıldır. Pervane, Sıdkı Baba’nın önceki mahlasıdır ve on dört yıl boyunca da bu mahlasla şiirler yazar. Ayrıca “haydar” sözcüğü de yoktur şiirin aslında “Aslan, korkusuz, güçlü” anlamına gelen “haydar” aynı zamanda Hz.Ali’nin lakabıdır.
Şiir bir devriye… Tanrıdan gelip Tanrı’ya kavuşmanın döngüsüdür… Tasavvuf edebiyatında özgün bir nazım biçimi olmadığı için devriye nazım türü de ilahi, nefes, şathiye gibi halk ya da divan nazım biçimleriyle yazılır.
“Güruh-i Naci”; temiz, dünyevi zevklerden arınmış, kurtulmuşların topluluğu anlamına gelir. Olgun insan olmaya yürümektir bu.
“Adem sıfatında çok geldim, gittim.” dizesi, devriye nazım türünün özetidir. Sıtkı Baba’nın gelişi ve gidiş anlatan tasavvufi derinlikteki bu devriyesinde felsefenin izleri okunuyor.

İlk yorum yapan olun