
Dışarıda İlk Çağ’ın canavarları uluyor; bibim, odadaki ocağa Afgan laciverti rengi dövmeli elleriyle tezek atıp duruyordu. Odadaki tek ses uluyan rüzgâra aitti.
Pencereden görünen dolunay ve şavkıyan yıldızların altında gergef işlenecek denli berraktı gece. Bibim, pencereye yaslanıp dağ başındaki canhıraş sesli geceye aktı. Bibi dedim:
– Annem nasıl biriydi?
– Şu ay var ya, annen oydu.
– Neden öldü, dedim.
Bibim, yıldızları toplayıp mor kadifeli elbisesinin cebine doldurdu. Bir kelebek, isli gaz lambasının çevresinde dönerken bibim fısıldayarak konuştu:
– Bu kelebek de az sonra ölecek.
– Neden?
– Yarasının kabuğu düşmemiş çünkü.
İlk yorum yapan olun