Masal

Masal

Gül üşütmeyen bir gece,
Sini büyüklüğünde dolunay
Çekilmiş el ayak, rüya görmekte saray
Tilkiler ulumakta diğer yakasında çölün…

Bir huri kadar güzel kara gözlü sultan
Hurma ağacında sırtı
Sarayın bahçesi güller içinde
İncilerle süslü mor kadife, başında Acem şalı
Yıldızların şavkı düşmüş üstüne
Gözlerinden uyku değil o civan Arap’ın aşkı
Kara gözlü, hilal kaşlı huri, bekler durur civanı
Gelip de öpsün harlı dudakları.

Bir karayılan gibi süzülür sarayın duvarından
Gözleri Hak’tan sürmeli, Şam hançerli Arap civan
Çöller aşıp gelmiş kan ter içinde
Sarılıp alır harını incir balı dudaklardan
Unutur kim olduğunu
Ter içinde bembeyaz gerdanlı sultan…

Bir gece değil, bin bir tılsımlı gecedir dönen
Gecede dolunay, dudaklarında civan…
Sarayda mı yaşanır sadece aşk
Taş duvarlarının ardında demir döver bu oğlan…

Civan Arap bal şerbet içtim sanır, sultan şarap
Ne masalcı Şehrazat ne de gökte Zühre Yıldız
Böyle ateşten öpüşme görülmemiştir.
Kays, mecnun olur kahrından,
Leyla, daha bir kararır fesadından.

Gözleri fal taşı gibi açılan dolunay
Bir ah çeker derinden.
Harı sönen civan, bir gül çıkarır göğsünden
Der: “Bahçende gül çoktur ama bu gül benim kalbimden.”
Sultan, göğsünün orta yerine koyar civan gülünü
Memeleri güldür artık,
Gül memeli hilal kaşlı sultan.

Çölde bir söylenti yayılır o geceden sonra:
“Sevgili, civan Arap’ın öptüğü gibi öpülmeli.”
Bülbül hiç öpememiş meğer gülü.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.