
Yollar Seni Gide Gide Usandım, Mehmet Seske’nin derlediği bir Malatya türküsü… Sözlerde bir kabul edilmezliğin ifadesi var. Çok seven adam ve bu aşkı hak etmeyen kadın…
Yollar seni gide gide usandım
Ayağıma diken battı gül sandım
Ben de seni bir vefalı yâr sandım
De gidinin kızı senden yâr olmaz
Âşık, sevgiliye giden yollarda acı çekse bile bunu hayra yorar. Ayağına diken batsa bunu gül olarak görür ama sevgilinin her zulmüne ve vefasızlığına kanacak kadar da hebenneka değildir. Sevgilinin vefasızlığını anladığında “gidi”nin (ahlaksız, pezevenk) kızından yâr olmayacağın söyler.
Ayağındaki dikeni sevgiliden dolayı gül sanan ince birine yakışmıyor bu üslup ama sevgili de adamı dinden çıkaracak kadar hoppadır. Bu küfür, aslında yanlış birine bağlanmanın öfkesidir.
Kırmızlar giymiş alınan oynar
Deste zülüflerin telilen oynar
Yâr beni bırakmış elilen oynar
Elilen oynayan yâri neyleyim
Ellerle düşüp kalkan sevgiliye açık itiraz var bu dizelerde. Sanki onu seveni yok, sanki dikeni gül sananı yok! Duygularını perdelemeyenin elbette sadakati de olmaz.
Şu da var, bu dörtlükten anlaşılıyor ki kadın kendisinden ayrılmıştır. Ayrıldıktan sonra ellerle oynaşır da düşer kalkar da. Bu, genci ilgilendirmemeli. Bu durumda kadının başkalarıyla olması ne ahlaksızlık ne de sadakatsizliktir. Ahlaksızlık, sevilen biri varken başkalarıyla da olmakta aranmalı. Tamam, kadın ayrılmıştır ama bu denli seven bir adama sırtını dönüp gitmek narsist birinin aşkı otomata dönüştürmesinden başka bir şey değildir. Yaşananları değerlendirmeden, sindirmeden birileriyle olmanın hafifliği…
Genç adam mı? Sevgide yaralanmayı yaşıyor. Sevginin ağırlığını kaldıramayıp başkalarını seçen bir hoppanın temiz bir yürekte açtığı yarayı… Güçlerin değil ama aşkın denk olmadığı efendi-köle diyalektiğinde yaralanan da koşulsuz seven âşık olacaktır. Feridüddin Attar’la başlayan “bülbül-gül” ilişkisinde dikeni, gül sanmanın yanılgısı…
Sevilen, varsın gülüp eğlensin. Bu, koşulsuz sevmekten kurtulan genç adamın ne yıldız gibi parıldamasına ne de büyüklüğünün demlenmesine engeldir. Sindirilmiş yaşanmışlıklar, veda edeni saygın kılarken yaşanmışlıkları sindirmeden başka aşklara koşanı değersizleştirip küçültür.
“Büyük insanlar veda ederek gider, küçük insanlar ihanet ederek.” (Lau Tzu)
İlk yorum yapan olun