Babalar Neden Erken Ölür? -III- >>
Bahçeden sokağa bakarken komşularımızı düşündüm. Polislerin beni alıp götürürken ardımdan koşmaya çalışan babama seyirci kalan sokak komşularımızı… Babam, lacivert pijaması, beyaz atletiyle yere çökerken seyirci kalan sokağı…
Sabaha yakındı ve yaban kazları geçiyordu üstümüzden. Işıklarını yakmadan perdenin aralığından meraklı gözlerle izlemişlerdi komşularımız. Üzüldüm demesin hiçbiri. Kızgınlığım, babama yardıma koşmamalarınaydı. Sabaha yakındı.
Komşularla karşılaştığımda başlarını çevirip ayıplarını örterken ben, böcek olmanın o aşağılayıcı, onur kırıcı mührünü görüyordum yüzlerinde. Perde aralığından babamın düştüğünü görenlerin korkaklığı utanç vericiydi. Ben, babam bir de yaban kazları acı çekerken onlar böcekti artık.
Sabah köründe yolları süpürmek için sokağımıza giren bir temizlik işçisi, babamı sırtladıktan sonra taksiye kadar taşıyıp hastaneye götürmüş. Sokaktakiler değil. Onlar böcek, onlar sinsi… Onlar tüm insanlığın haysiyetini toprağa düşürenlerdi gözümde. Paytak, hastaneye erken ulaştırılsaydı belki inmesi önlenebilirdi. Ah, baba, sen neden ardımdan koştun?
Leyla belirdi kapıda. Yine güzel, yine alımlıydı. Gülümseyerek girdi bahçeye, gelip boynuma sarıldığında üşüdüğümü hissettim.
– Çok özledim, dedi. Hoş geldin!
Ben sarılmadım. Bir adım geri çekildim. Güzel gözleri karardı.
– Daha önce neden buraya babamı ziyarete gelmedin Leyla, iki ev uzağımdasın, dedim.
Sustu.
Bir insanın sadece birini sevmesi, çürümüş, bencilce bir sevgidir. “İnsanlık onurumuz o sabah çiğnenirken neden yoktun, sonrasında neden hiç yoktun?” demek istedim ama sustum.
– Bir daha buraya gelme, dedim sadece.
– Nasıl yani, dedi şaşırarak.
Ablamla babamın yanına yürürken Leyla bir böceğe dönüşüverdi.
– Kızı ağlattın Çınar. Yapmasaydın bunu, dedi.
– Ben böcek sevmem dedim.
Paytak, türkü dinliyordu bu sırada.
– Abla, dedim babam uzun yaşar mı?
– Uzun yaşar ama erken ölür, dedi.
İlk yorum yapan olun