Dağlar Duman Böyle

Hele Bak Saçlarıma

Mahzuni Şerif; duyarlı, çağdaş, gerçekleri gören bir ozandır. Bu duyarlılık; insanın ezeli sorununa, finans kapitalin sömürüye dayanan gerçek yüzüne, “el kapıları”ndaki insanın kırılan onuruna ve yabancılaşmaya asla uzak değildir. O, sadece aşkı anlatmaz, insan yarasına da parmak basar.

Hele bak saçlarıma
Kar yağdı, kar yağdı
Kar yağdı da kalkmıyor.

Zaman, önüne kattığı her şeyi silip geçen bir acımasız! Âşık da artık yaş almaya başlamış; saçlarına karlar düşmüştür. Şikâyet ettiği şey ağaran saçları değildir ama. Başka şey…

Felekten boğazıma
El değdi, el değdi
El değdi bırakmıyor.

Yaşamın zorluklarından soluk alamaz olmuştur Mahzuni Şerif. Zaman ve bahtı sıkıştırdıkça sıkıştırır.

Dağlar duman böyle
Geçti zaman böyle
Yâr benden umut kesmiş
Hâlim yaman böyle

Dağ başından duman, yiğit başından boran eksik olmazmış hesabı; zaman dertlerle geçer gider. Tüm bunlar yetmezmiş gibi sevgili de yüz vermez olur. Sevgili, zaman gibi acımasız, bahtı gibi boğazını sıkmaktadır. Mahzuni’ yiyip bitiren de budur. Zaman da baht da bahanedir. Asıl şikâyet ettiği odur, sevgili! Ekonomik koşullar, düşüncenin suçlanması yetmezmiş gibi bir de sevgilinin cefası başlamıştır.

Bana inanmıyorsan elleme elleme
Elleme bari beni
Kime şikâyet edem ey zalim ey hain
Vefasız seni seni!

Âşık Mahzuni, bir yere kadar sabreder. Sevgili için her şeyi yapmış buna rağmen karşılık alamamıştır. Bilir ki “Sabır da yorulur.” O da yorulmuştur. Bana inanmıyorsan bari elleme beni, der. Sevgilinin bir gülüp bir yüz asmasından da nazından da bıkmıştır. Seni kime şikâyet edeyim, bilmiyorum, der. Ardından da ona hak ettiği sıfatlarla hitap eder. Zalim, der. Hain, der, Vefasız, der.

Mahzuni, divan edebiyatındaki sevgilinin acımasız ve zulmeden tavrı karşısında âşığın boyun eğmesini, bu köleci revaya katlanmasını reddeder. Ne sevgili şemdir ne de kendisi pervanedir. Bu sevgili olsun ya da başka biri olsun kimsenin karşısında boyun eğmez Mahzuni. Acı çeker ama acı sayesinde gerçeğe kavuşur. Aşkın emekle üretilen değer olduğunu anlar. Bu da hastalıklı bir aşkın reddine varıp belirsizliklerinden kurtulmasını sağlar.

Klasik edebiyatın pervaneleri (âşıklar) hastalıklı aşklardan nemalanabilir ama Mahzuni, şeme bakıp düşlere dalan biri değildir. Aslında Mahzuni, aşka yüzlerce yıl atfedilen bir yanlışı yok sayar: Boyun eğmeyi. Bir kez boyun eğen, başka güçlere de boyun eğmeye davetiye çıkarır. Aşk birinin boyun eğmesiyle değil, iki kişinin özgürleşmesiyle gerçekleşen bir oluştur.

Mahzuni, ayrılmasına karşın yalnız değildir. Yalnızlığı, tek başına olmaktan öteye dönüştürür.

“Kendinizi, kendinizle vakit geçirmeyi yalnızlık sanmayacak şekilde yetiştirin.” (Andrey Tarkovski)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.