Yersiz Yurtsuz Bir Çocuk / Irmgard Keun

Yersiz Yurtsuz Bir Çocuk - Irmgard Keun

Irmgard Keun’un Kasım 2023’te Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan Yersiz Yurtsuz Bir Çocuk romanı Zehra Aksu Yılmazer tarafından Türkçeye çevrilmiş.

Roman, Kully adlı küçük bir kızın gözlerinden Almanya’daki faşist iktidarın Avrupa’da yarattığı baskı ortamını anlatıyor.

Irmgard Keun’un (1905-1982) kendi yaşamından izler taşıyan bu romanı son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan birisi. Yalnızca hüzünlü demek doğru değil, insanı sarsacak bir üzüntüye tanık oluyoruz kitapta. Çevirmen Zehra Aksu Yılmazer orijinali “Tüm Ülkelerin Çocuğu” olan kitabı sanırım bizi biraz daha üzmek için “Yersiz Yurtsuz Bir Çocuk” olarak çevirmiş. İkisi de aynı kapıya çıkıyor: Faşizm tüm insanları yurtsuz bırakıyor ancak bir yandan da yurtsuzları birleştiriyor. Tek amaç hayatta kalabilmek olduğunda ülkelerin, sınırların, bayrakların bir anlamı kalmıyor.

Küçük bir kızın gözleriyle karanlık bir dünyaya bakmak hele ki Nazi tehdidi altındaki Avrupa’yı anlatmak hiç kolay değil. Irmgard Keun, romanın başından sonuna dek anlatıcının küçük bir kız çocuğu olduğunu okura hiç unutturmuyor. Faşist bir iktidara söylenmesi gereken bir şeyler varsa bunlar hep Kully’nin babasının sözleri oluyor. Kully, haklı nedenlerle de olsa çocuksu saflığını hiçbir zaman yitirmiyor.

Kitapta öylesine güzel betimlemeler var ki bazen tekrar okuyup zevkini çıkarmak istiyor insan.

“Babam anneme, “Benim tombul kanaryam,” der hep, çünkü annemin tüy tüy sarı saçları, bir kuşunki gibi yusyuvarlak yumuşak bir göğsü, ürkek gözleri ve her an uçup gidecekmiş gibi bir hali var.”

Keun süslü sözlerdense yalın bir anlatımı yeğliyor:

“Babamın etrafı insan dolu ama annemin benden başka kimsesi yok.”

Nazilerden kaçıp ülke ülke dolaşan üç kişilik bir sürgün ailesini konu eden romanda Nazilerin baskısı küçük kızın yaşamını da karartıyor.

“Babamın bir tabancası var, onunla ateş edebilir. Çok çaresiz kalırsak tabancayla öldürecek bizi. O zaman bize artık hiçbir şey olmaz.”

Kully’nin babası muhalif bir yazar, annesi ise Kully’nin tek sığınağı. Avrupa’da şehirden şehre, otelden otele beş parasız bir sürgün hayatının içinde gittiği yerden kovulan, yeni bir ülke bulduğunda kısa süre içinde oradan da ayrılmaz zorunda kalan bu aileyi Kully öylesine güzel tanımlıyor ki insanın canı yanıyor: “Aslında biz sadece trendeyken mutluyuz.

Faşizmin karanlık gücü insanların üzerine çöktükçe yazarların çocuksu, naif, yalın bir dil kullanması metnin gücünü artırıyor. Gerçek öylesine dehşet verici ki yazarın cümlelerini kana bulamasına gerek kalmıyor. Birinin ölüverdiğini söylemek ya da en mutluluk verici yerin trenler olduğunu yazmak yetiyor.

Editöründen düzeltisine kadar emeği geçen herkesin hakkını verdiği bir roman “Yersiz Yurtsuz Bir Çocuk”. Özellikle Zehra Aksu Yılmazer’in çevirisini okumak büyük bir zevk.

Bu romanı mutlaka okuyun. İnsanlığa ilişkin unutulan ne varsa Kully bize anımsatıyor. Hem de gözümüze sokmadan, büyük laflar, süslü sözler etmeden. Kully’nin anlatımı yer yer Anne Franke’ın Hatıra Defteri’ni anımsatıyor, bu da yazarın bir çocuğun hayal gücünü ne denli başarıyla yansıtabildiğini gösteriyor. Elbette okur olarak karşımızda yetişkin bir yazar olduğunu biliyoruz, ancak kendimizi kitaba teslim ettiğimizde kitap pek açık vermeden bu hüzünlü oyunu sürdürüyor. Bir çocuğa göre oldukça gelişmiş bir ironi, karşılaştırma ve mizah yeteneği olabilir Kully’nin, artık bunu da edebiyatın güzelliği olarak kabul etmek gerek.

Yersiz Yurtsuz Bir Çocuk zaten kırık olan kalplerimizi biraz daha kırıyor. Güçsüzlüğümüzü biraz daha yüzümüze vuruyor ancak umudu hiç boşlamıyor. Romanın çocuksu havası içinde biraz sırıtsa da son sözü Kully’nin yazar olan babasına bırakayım:

“Dünyadaki bütün felaketlerin başı korkudur.”

Burak Kaya hakkında 81 makale
Müzisyen, yazar.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.