Kasabanın uzağında çıkrıkları kırık
Çayı, çınarı kurumuş değirmen
Dağ neden ayakta ölür
Babalar da farklı değil sizden
Omuzlasa dünyanın kahrını Fizan’a taşır
Gürlese susar çıkrıklar
Ha değirmen ha dağ ha çınar
Üçü de içten çürür
Divanda hükmü babaya hangi zalim reva görür?
Dağ, doğruya iman ettiği için mi korkar zalim
Çatlarsa kahrından o dağ,
Divanın zulmü bir gün darmadağın olur
Baştan yazılır tarih ve her tufan
Kuyulara atılsın dağımı dağlayan zulüm
Kuşyemi gibi yukarılara serptim baba adını
Mavi kalsın diye gökyüzü
Yeşile serpemedim
Yeşil murattı annelerde
Erken biçildi gök ekin çünkü
Beklemekten dal gibi oğulları, annelerde murat kurudu
Dağımı kim dağladı benim?
Bir tek mavi kaldı
Bu nedenle maviye yazgılı her baba
Anne, babam hangi çiçek gibi kokar, unuttum
Sen acıya iyi gelen tüm çiçeklerini bana sat çiçekçi.
Çiçek, mahsus değilse babaya
Peki, ya kime?
Anne öyle değil mi?
Mavi, Attila İlhan’ın rengidir. Mavi, umudun, yarının, mutluluğun rengidir. Babalar, mavi olan bütün çiçekler gibi kokar bence sevgili Numan.
Erhan Karakahya
Hocam neredesin…