Sayın Cumhurbaşkanımız, Kuzey Irak yerel yönetimini eleştirerek “Bakalım petrolünü hangi kanalla satacak. Vana bizde, vanayı kapattığımız zaman o iş de biter” demiş. Bazı uyanıklar da fırsat bulmuş gibi hemen eleştirmeye başlamış dış politikamızı. Okurken harbiden üzüldüm. Birçok konuda farklı düşünüyor olabiliriz Sayın Cumhurbaşkanımızla ama iş dış politikaya geldiğinde bu farklılıklar kalkar. Herkes gibi ben de isterim ki, bizim liderimiz masaya yumruğu vurdu mu, herkes titresin.
Yemin ediyorum o ‘vana’ sözcüğünü duyunca içim parçalandı. Hani ilkokulda müsamere olur da bütün çocuklar güzel giysilerle çıkar sahneye, sizin çocuğun ise bütün yetenekleri daha üsttedir ama ayakkabısı yırtık, gömleği yamalıdır. Aynı böyle bir duyguya kapıldım. Yani oradan bir ülkenin başbakanı çıkıp doğal gazı keseriz diyor, diğeri petrol diyor, falanca teknoloji diyor. Birinde petrol, diğerinde doğal gaz var ya hepsi de kameralar önünde kasım kasım kasılıyor. Bizim cumhurbaşkanı da imkânsızlıklar içinde elinden geleni yapmaya çalışıyor ama ne bir doğal zenginliğimiz var, ne de teknolojik bir üstünlüğümüz. Sen ne üretip verdin cumhurbaşkanına da ondan farklı bir dış politika bekliyorsun? Sen her haltı eleştirmek dışında ne iş yapıyorsun? Bir şey ürettin, toprakta bir zenginlik buldun da Sayın Cumhurbaşkanımız bunu kullanmadı mı? Her gün mal gibi kahveye git, akşam televizyon seyret sonra da dış politikamızı beğenme. Ben de dahil seksen milyon insan, ufak da olsa bir şey bulduk mu bugüne kadar? Elimizde başka ülkeleri korkutacak bir teknoloji, bir doğal zenginlik var mı? Yabancılar bizim falanca ürünümüze ya da filanca teknolojimize muhtaçlar diyebileceğimiz bir şey söyleyebiliyor muyuz?
Vana nedir abi? Lütfen kendimizi kandırmayalım, hepimiz biliyoruz ki vana, musluk gibi aletler yardımcı malzemedir. Yani, ‘Süper bir vanam var, bundan sonra su sorunum yok’ diye bir şey katiyen söyleyemezsin. Sen evine istersen en baba musluğu taktır, sular kesildi mi tüm fonksiyonunu yitirir o musluk. Borunun da, musluğun da, vananın da kendi çapında bir işlevi var ama asıl önemli olan bu malzemelerin içinden geçen maddeler. Benim bu konulardaki gözlemim şudur: Eğer petrolün varsa bir şekilde vana bulursun. Bizim cumhurbaşkanı da bilmiyor mu öyle olduğunu? Biliyor tabii ki ama ne yapsın? Gene de elindeki imkânlar dahilinde iyi bir dış politika yürütmeye çalışıyor.
Bunlar kesinlikle yazmak istediğim şeyler değil, yeminle söylüyorum yazarken içim parçalanıyor. Ben istemez miyim silaha karşı kılıçla, petrole karşı vanayla, doğal gaza karşı boruyla yanıt verelim. İstemez miyim, bizim vanaları görünce insanların şaşkınlıktan ağzı açık kalsın. Keşke… Keşke bizim vanaların karşısında bütün dünyanın boynu bükük kalsa ama ne yazık ki durumlar öyle değil. Poker masasına oturmuşsunuz, karşınızdakinin elinde petrol, yanınızdakinde sanayi, diğerinde teknoloji, senin elinde de vana var. Gerçekçi olalım, isterse elinde çift flanşlı kelebek vana olsun, petrolün karşısında ne yazar? Yanlış anlaşılmasın, vanalarımızın değersiz olduğunu söylemiyorum ama diğerleriyle kıyaslayınca en azından daha kolay temin edilebilir bir malzeme. Yeniden pokere dönersek, önce elin güçlü olacak. Eğer elin güçlü değilse, istediğin kadar blöf yap, mimik yap bir yere kadar, sonra tıkanırsın. Dış politika da aynı böyle.
Bu nedenle kimse dış politikamızı eleştirmeye falan kalkmasın. Elbette biz de biliyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız da biliyor. Petrolümüz ya da çok ileri bir teknolojimiz olsa bizim masadaki durumlarımız da farklı olurdu. Efendim dış politikamız zayıfmış da bilmem ne. Hadi oradan. İlla kötü söz mü söyleteceksiniz insana. Dış politikayı yöneten insanlara hangi imkânları verdiniz de güçlü bir dış politika bekliyorsunuz? Petrol mü verdiniz, doğal gaz mı?
Vanayla da bu kadar oluyor.