Yaprağın Öyküsü
bir düşüşün öncesiydi
titredi yaprak
doğurgan bir çığlık koptu
ağladı bir yanardağ ağzı
bir taşı sıyırıp geçti köpükler
yıkadılar bir sancıyı
bir sığırtmaç şarkısı gibi hüzünlü esti rüzgar
ve dalını terk etti yaprak
nem kaptı bir bebeğin gözleri buluttan
nefes aldı nefes aldığını bilmeden
ciğerleri yaşamın tazeliğiyle yandı
sıcak bir kolun esiri oldu bir süre
gitti götürüldüğü her yere
yağmur yağdığında ıslandı
soğuk aldığında öksürdü
ay ışığının saçlarına düşmesine ise diyeceği yoktu
güneş işledi onu
toprak işledi
yollar, evler
damarlarında akan kan işledi
sonra itildi tanımlayamadığı bir duyguyla boş sokaklara
varlığının dolduracağını umduğu
adını özgür koydular
ve genzini yakan kirli havayı soludu
bir saat gibi kuruldu yaşama
Nisan 2005