
Değişimlerden heyecan duyuyor musunuz? Benim cevabım evet.
En basit örneği ülkemiz; Türkiye’nin kapitalizme geçmesine şahit oldum.
Sovyetler çöktü 1993 yılında Kazakistan’da yaşadım ve filmin sonunu gördüm. Komunist Rusya evrildi en ağır Kapitalizmi yaşamaya başladı. Her yıl en az iki kere giderek bu değişime şahit oldum.
Fakir sol Çin nasıl da değişti ve kapitalist dev zengin haline geldi. İlk defa 2000 yılında gittiğim ülke ile şu anki arasında çok büyük değişim var.
Bir yandan dijital devrim yaşandı. Tüm alışkanlıklarımız dijital devrime ayak uydurmaya başladı. Her gün uyanıyoruz ve hızlı bir değişimin içinde buluyoruz kendimizi.
Şu gerçek ki eski yüzyıllarda daha yavaş seyreden değişimler günümüzde çok daha hızlı olmaya başladı.
Ben kendimi bu devirde yaşadığım için şanslı görüyorum çünkü eğlenceli.
Şimdi gelin bu yazıda taşları üst üste koyalım ve bir tahminde bulunalım, kimin için mi? Amerika için.
Tarihteki salgınlar her defasında değişimlere yol açmıştır. Bunların en etkileyicisi vebadır. 14. yüzyılda Avrupa’nın üçte biri öldü.
1346’da Batı Avrupa’daki köylüler Doğu Avrupa’da olduğundan daha fazla güce ve özerkliğe sahip oldukları için kara ölüm batı Avrupa’da feodalizmin çökmesine Doğu Avrupa’da ise ikinci serflik’e yol açtı. 14. Yüzyılda Doğu ve Batı Avrupa ayrışmaya başladığından 17., 18., 19. Yüzyılın Ekonomik fırsatları da Avrupa’nın bu farklı bölümleri için farklı sonuçlar doğurdu.
İngiltere’de başlayan sanayi devrimin tabanında bu salgın vardır.
Tarih bazen birbirinden bağımsız olayların bir araya gelmesinden şekillenebilir, bazen de bir grup veya grupların birlikte yaptıkları planları sayesinde şekillenir.
Şu anda yaşadıklarımızın akışına baktığımızda yaşananların tesadüfler zinciri olması bana çok küçük bir ihtimal olarak gözüküyor.
Düşünün koskoca Sovyetler Birliğini, dev Çin’i. Soğuk savaş döneminde bu ülkelere gitmeyi hayal edemezdiniz, seyrettiğimiz filmlerde bile onların askeri gücünden ve katılıklarından çekinirdiniz.
Ne oldu? İnsanların burnu kanamadan değiştiler. Koskoca Sovyetler batarken bir deli çıkıp füzelerin düğmesine basamaz mıydı? Çin’de eski sisteme inanan halk yok muydu? Ama yine soruyorum ne oldu? Tereyağından kıl çeker gibi işler halledildi. İyi bir organizasyon, yeterli maddi harcamalar, en önemlisi toplum mühendisliği.
Tekrar dönelim Amerika’ya. Amerika kanalıyla birçok ülkeye yapılan toplum mühendislik çalışmaları şimdi Amerika üzerinde yapılıyor. Amerika’nın yakın zamanda yaşayacağı değişiklikler sadece Amerika’yı değil doğal olarak tüm dünyayı etkileyecektir.
Amerika’yı kuran ve yöneten cemiyettir, yani masonlar. WASP (beyaz Anglosakson ve Protestan) güç çok etkilidir. Bu cemiyetin içerisinde bulunan kendilerini biraz fantastik tatta başka bir ırk olarak gören bir grup daha var. Bunlara küreselciler diyoruz. Kabal diyenler de var.
Kabal’ı anlamak için öncelikle FED’i tanımalıyız. Amerikan Merkez Bankası (FED) in sahibi Amerika Birleşik Devletleri değildir. FED, özel bir bankadır.
ABD’de 12 FED (Merkez Bankası) vardır. Bunların en güçlüsü New York FED’dir.
12 ABD FED’in sahibi 8 ailedir. Bu ailelerden dördü ABD’ de, dördü ise ABD dışında yaşamaktadır. ABD’de yaşayan 4 aile şunlardır:
- Rockefeller ailesi
- Goldman Sachs ailesi
- Lehman Brothers ailesi
- Kuhn Loebs ailesi
ABD dışında yaşayan 4 aile ise aşağıdaki gibidir:
- Rothschild ailesi (TheRothschilds of Paris and London)
- Warburg ailesi (Warburgs Bank of Hamburg)
- Lazard ailesi (The Lazards Brothers of Paris)
- Moses Seifs ailesi (The Israil Mosses Seifs of Rome)
Aşağıdaki 10 banka ise ABD’deki 12 FED’in tümüne yakınını kontrol etmektedir:
- NM Rothschild of London
- Rothschild Bank of Berlin
- Warburgs Bank of Hamburg
- Warburgs Bank of Amsterdam
- Lehman Brothers of New York
- Lazard Brothers of Paris
- Kuhn Loeb Bank of New York
- The Israel Moses Seifs Bank of Italy
- Goldman Sachs of New York
- J.P. Morgan Chase Bank of New York
Niye bunları uzun uzun yazdım. Şunu iyi anlayın diye Amerika’da siyaset ve ekonomi her ülkede olduğundan daha iç içedir. Yukarıda saydığımız aileler artık Amerikalı değil. Bu ailelerin çıkarları, Amerika’nın çıkarlarıyla aynı paralelde değil.
Bu ailelere küreselciler denmeye başlandı, bu ailelerin uzantıları da var. Örneğin Çin’de, Rusya’da, Türkiye’de en büyük ailelerden biriyle evlilik yoluyla kanlarını birleştiriyorlar.
Küreselcilerin derdi sadece Amerika ile değil. Ulus devletlerle. Ama dünyadaki tüm ulus devletleri yenmenin yolu Amerika’yı yenmekle mümkün olacak.
Fransız ihtilali ile şekillenmeye başlayan ulus devlet kavramının sonuna geliyoruz. Küreselcilerin isteği uluslar üzeri bir kurum tarafından dünyanın yönetilmesi. Kulağa biraz fantastik geliyor ama uyguladıkları yol haritasını görebiliyoruz.
Bir ulusu çökertmek için ne yapmalısınız? O ulusun değerlerini yıpratmalısınız. Zaten Ulus dediğimiz kavram, değerler birliğidir. O değerler sayesinde bir arada duran kişiler birbirlerine destek olarak daha üst refaha ulaşmaya çalışırlar.
Amerika’nın değerleri nedir? Ekonomi ve çeşitlilik. Çeşitlilik; birçok halkın ırkı, dini, mezhebi, inanışı, rengi, cinsiyeti vs. bakılmaksızın eşit sayılması ve kanunların bu yönde olması.
Şimdi biraz paradan bahsedelim. Amerikan dolarından. Amerika, ikinci dünya savaşı sonrası ilk defa ödemeler dengesinde açık verir. Arkasından Vietnam ile açıklar büyür. 1971 yılına kadar basılan her bir dolara karşılık 33 gr. yani 1 ons altın rezerv olarak saklanırdı. 1971 yılının 15 Ağustos’unda Başkan Robert Nixon, ABD’nin sistemi terk ettiğini ve doların altına çevrilebilirliğine son verildiğini açıklar. Hem de sistemdeki hiçbir üyeye haber vermeden. Sadece buna Fransa itiraz etti ve iki nükleer gemi göndererek Amerika’dan altınlarını aldı.
O tarihten sonra Amerika karşılıksız para bastı. 2008 yılına kadar basılan toplam dolar miktarının 900 milyar dolar olduğu söyleniyor. Karşılıksız para basmanın sonunda küreselcilerin kuklası olan Clinton’a bir yasa çıkarttılar, o da kaldıraç yasası. Bu yasayla piyasalarda bir koyup on katı işlem yapabiliyorsunuz. Clinton’ın gider ayak çıkarttığı bu yasa sistemin sonunu erkene aldı. 2008’de sistem çöktü. Karşılıksız basılan paralar değersiz hale geldi. Sistemi kurtarmak için daha çok para basıldı ve piyasaya sürüldü. 3,6 trilyon dolar basıldı.
2008-2020 arası ulus devletler ile küreselciler arasındaki savaş daha da şiddetlendi. Çin safına geçen küreselciler her alanda Amerika’yı zorlamaya başladı. Küreselcilerin desteklediği Hillary Clinton seçilemeyip, ulusal kimliğin desteklediği Trump gelince akıllara Simpson dizisindeki Trump’ın ölüm sahnesi geldi. Destursuz Trump küreselcilere karşıydı ama ülkenin temeli olan çeşitliliği her gün zedeliyordu. Her konuşmasında beyaz olmayan tüm Amerikan ırkları rahatsız olmaya başladı. Hatta bazı beyazlar bile rahatsız oldu.
Amerika’nın bölünmesi için bundan daha iyi bir adam bulunamazdı. Geriye ekonomik sistemin kontrollü çöküşü gerekliydi. Bu da laboratuvarda yaratılmış virus sayesinde olacaktı. Virüs aslında Maske’nin kendisiydi.
Küreselcilerin medyası virüsü bir iken yirmi gösterdi. Küreselcilerin kontrolündeki Dünya Sağlık Örgütü görünmeyen bir düşman yarattı. Yıllarca terörizm ile kaos yaratıldı ve ulus devletler terörizm ile tehdit edildi. Terörizm bir günde biterken önümüzdeki on yılın görünmeyen düşmanı ortaya çıktı; virüs ve salgın.
İnsanları öyle korkuttular ki insanlar kendi istekleriyle bile sokağa çıkmamaya razı oldular. Amerika’daki tarihinin en düşük seviyelerine düşen işsizlik oranı bir anda tarihinin en yüksek oranlarına doğru yükseldi. Tüm uluslar yine para basmaya başladı. Ekonomiyi toplamak için bu sefer 15 trilyon doların basılacağı tahmin ediliyor.
Covid 19 sadece bir denemeydi. Toplum mühendisleri ölçümlerini yaptılar, hangi ülke ne yapıyor, hangi uluslar ne tedbir aldı, hangi toplumlar itaatkâr hangileri isyankar, bunlar gibi bir çok veri ölçüldü. Haziran’da toplumlar açılmaya başlarken hemen 2. Dalga gelecek sesleri yükselmeye başladı. Belli ki havaların soğumasıyla daha kuvvetli bir salgın dalgası gelecek.
Mayıs sonlarında bir zencinin polis tarafından eziyetle öldürülmesiyle Amerika’da halk ayaklanmaları başladı. Yıllardır polis zencileri öldürüyor şimdi neden bir anda büyük bir ayaklanma oldu. Trump politikaları ve söylevlerinin toplumdaki olumsuz etkisi, işsizlik ve provokasyon.
O kadar açık ki. Örneğin Mısır’da daha önce yapılan toplum mühendisliği ve yavaş yavaş yürüyen planların aynısı şimdi Amerika’da uygulanıyor.
Bu sırada yüzyılın buluşu diyebileceğimiz blok-chain sistemi ne tesadüftür ki 2008 yılında adı bilinmeyen biri tarafından yaratıldı. Bu sistem sayesinde türeyen koin yani dijital para 2020 yılına kadar yerini yaptı, kağıdın yerine geçebilmesi için bu süreçte geliştirildi.
Koinlerin en önemli özeliği ise merkeziyetçiliğinin olmaması. Yani bu para sisteminde Merkez Bankaları yok. Sistem kendisi, koini üretiyor ve sınırlı kaynak, yani kâğıt para gibi sonsuz para basılamıyor. Aynı altın gibi kaynak sınırlı.
Merkez Bankasının olmaması da bir ulusun kontrolünde olmaması anlamına geliyor.
Resim o kadar oturuyor ki. Arka arkaya gelecek birkaç virüsün arkasından aslında tükenmiş ama bittiği açıklanamayan mevcut finansal sistemin sonu açıklanacak ve dijital para üzerinden yeni bir sisteme geçilecek.
Bu dönem son derece sancılı bir dönem olacak. Amerika eyaletlerinin tümü aynı devlet içinde kalamaz, hep beraber eyaletlerin birbirlerinden ayrılarak yeni devletlerin doğuşuna şahit olacağız. Amerika’nın bölünmesi ve küreselciler karşısında diz çökmesi tüm ulus devletlerin diz çökmesi anlamına gelecek.
Bu süreç içinde tüm ülkeler para basıyor ve bunlar borç demek ekonomide. Salgın dalgalarıyla çöken tüm uluslar küreselcilerin kurumu IMF’in önünde borç sırasına girecek. İsmi süreç içinde değişebilir ancak yeni dijital paranın ve finansal sistemin kontrolü işte bu üst kurum tarafından yapılacak.
Olanların tüm suçu da salgına yüklenecek. Yani maskelenecek.
Bakın nerelere geldim. Dünyayı değiştirdim.
Çok canı yanan olacağı kesin, değişim çoğu zaman can sıkıcı hikayeler yaratır.
Ulus devletlerin ortadan kalkmasıyla daha güzel bir dünya oluşacağına inanıyorum. Diğer yandan bu süreç eğer otokrat bir dünya yönetimini yaratırsa bu dünya için büyük bir felaketi de yaratabilir. Onu da başka bir boş zamanımda yazayım. 2. dalgayı bekleyin lütfen yeni yazım için.
İlk yorum yapan olun