Gül de Bülbül de Politiktir

Gül de Bülbül de Politiktir

Sanat politik midir? Her pencerenin gözü farklı olduğu için sorunun yanıtına evet ya da hayır diyen de olacaktır dolayısıyla. Aslında sanat, insanı konu alıyor ve insan odaklıysa sorunun cevabı da bellidir.

Bilinci dokuyan şey çevredir; bu nedenle gül bahçesinde yaşayan gülü anlatır. Bülbülün diline dil vermeyen gülün vefasızlığını, bülbülün çilesini… İnsanı değil… Sokakta yaşayan da sokağı… Kırgınlığını, kimsesizliğini… Her sanat kendi bilincini dokur bu nedenle. Bilincinde tarihin izi olmayan, tarihin akışını doğru okuyamaz. Doğru okumayan, doğruyu da bilemez. Her sanat kendi bilincini dokur bu nedenle.

Dadaloğlu kendi gerçeğini; Baki, olmayanı dillendirdi hep. Birinde gam, diğerinde neşe… İkisi de şiire baktı. Biri şiirin salt teknik mükemmellik olduğunu, diğeriyse tekniğin yanında kelamın da değerini keşfetti. Sözün gücünü… Logosu… Her sanatçı, kendi türküsünü söyler çünkü.

Sanat insan odaklıdır. Bu nedenle politiktir.

Toplumsal konulara değinmeyip bireysel konularda bir şeyler üretmek, salt aşkı, salt bülbülü dillendirmek de politik bir söylemdir oysa. Çünkü böylesi bir sanat, farkında olmaksızın toplumsal konulardan haz etmeyenlerin safında yer alır, onlara hizmet eder. Yani çiçek de bülbül de politiktir. Bu da demektir ki sanat politiktir. İnsan varsa sanat, sanat varsa politik olan da vardır. Gülün sanatı varsa dikenin de, varsıllığın sanatı varsa yoksulluğun da sanatı vardır. Varsıl aşkını arar, yoksul ekmeğini…

“Sanat, sanat içindir ve hiçbir amacı yoktur. Her amaç sanatı soysuzlaştırır” düşüncesi Benjamin Constant’ın yalanıdır. Sanat, insan odaklıdır ve yaşama sanatına yön verir. Sanat, gördüklerini eyleme dönüştürüyor ve politiğini de üretiyorsa hayatın her alanına sızmıştır. Tutucu gelenek, her ne kadar zıddını söylerse söylesin o hayatın içindedir. Her çaba, her üretilen, her gelişme hayatın içine sızar; sanat da buna duyarsız kalmaz. Çünkü sanat insandan kopuk değildir.

İnsana pencereler, insana umut, insana yarınlar sunmuyorsa sanat niye? Amacı yoksa insana değmiyorsa sanat neden? Sanat, amacı olduğu için değil, amacı olmadığı için soysuzlaşır oysa.

Değil mi B. Breht?

Sanat, ilkin elbette kendi için vardır. Bu kendi için var oluş, onun estetik bir özle yoğrulmasıdır. Biçemini oluşturup söyleyeceklerini estetik bir üslupla dillendirme dönemi… Sonrasında sanat, insana bakar. Evrene bakar. Evrene, insan açısından bakar. O bir tanımla aptallıkları, haksızlıkları, yanlışları, adaletsizlikleri gören at sineğidir. Düşünen insanı yaratan… Yüreğinde, beyninde zenginlikler oluşturan insanı…

Değil mi Nermi Uygur, değil mi Sokrates?

Çürüme, sanatın insandan koptuğu an başlar. Sanatı, yaralarsa yalan yaralar. Sanat, sanat için yalanı… Başka bir şey değil. Bu nedenle sanatın politik olmadığını söylemek koca bir yalandır, sanatı soysuzlaştırmaktır. Yalan da çürümedir, murdardır, kötüdür. Her yalan da politiktir.

İnsan odaklı olan her şey politiktir. Sanatın politikayla ilgisinin olmadığını söyleyen de bunu bekalaştırmak isteyen de politiktir. Bu, birilerinin politiğini üretmek, onun safında yer almaktır.

Sanat insan odaklıdır. Bu nedenle politiktir.

“Dogmalara karşı direnmek, dogmayı yok etmektir sanat. “Direnen tek şey sanat olmasa da sanat direnir.” der Deleuze. Yanlış mı düşünür şimdi? Bu, sanatın görevi değilse sanat nedir o zaman? Neden sanat o zaman?

Gülün politik olmadığını söylemek, önce gülün zarafetini, ardından güle yüklenen anlamı incitir; sonra da bunu söyleyenin tarih bilincinden yoksun olduğunu dillendirir. İnsan odaklı olan, elbet de politiktir. Sanatın politikayla ilgisinin olmadığını söyleyen de bunu bekalaştırmak isteyen de politiktir. Bu, birilerinin politiğini üretmektir. Onun safında yer almaktır. Yüzyıllarca doğu coğrafyalarının mazmunu olan gül ile bülbül şimdi tarafsız mıdır?

Değil mi gül? Değil mi bülbül?

Sanat insan odaklıdır. Bu nedenle politiktir.

Soysuz, estetiksiz, salt gününü gün etmek üzerine kurulan bir anlayış da kendini var edebilir. Ama bu, sanat olmaz. Sanat adı altında yalanı kurgular sadece. Yalanı kurgulayan şey de soysuzdur. Gerçeği yalanla örtbas eden de kötüdür, sığdır. Üstüne üstlük politiktir.

Değil mi hem gül hem bülbül?

Amma velâkin… Ha söyle de söyle!

1 Comment

Yorumlar kapatıldı.