
İkiz Kuleler’de yaşanan vahşeti, aradan yıllar geçtikten sonra yerinde gördüm. Suçsuz insanların, iyi insanların, çalışan ve seven insanların, hiçbir ayrım yapılmadan yok edilmesi, geride kalanların acıları, tüm toplumda oluşan hasar. Böyle bir vahşetin ne amaçla yapılabileceğine o anda cevap bulamadım. Terör neyle beslenir? İnsanlar ne şekilde birer ölüm makinesine çevrilir?
Terör en önemli kaynağı olan insan gücünü, daha iyi bir noktaya gelmek isteyenler değil beğenmediği benliğinden kurtulmak isteyenler arasından bulur. Hayatlarını tamiri imkansız derecede kötü bulan kişiler, kişisel yükselmeyi değerli bir amaç olarak görmezler. Onların en içten gelen arzuları yeni bir hayattır; yeniden dünyaya gelmek veya kutsal bir amacın kimliğini kişiliklerine katmak yoluyla yeni bir kişilik kazanmak gibi. Bir insanın kendi mükemmelliğine olan inancı ne kadar zayıfsa, inandığı kutsal amacın mükemmelliği yönündeki iddiası o kadar güçlüdür.
Terör amacıyla oluşturulmuş bir topluluk kişisel meslekleriyle uğraşan kişilerle ilgilenmez. Bir insanın işi meşgul olunmaya değerse, o insan kendi işiyle meşgul olur. Aksi durumda, başkalarının işlerine, yerel, ulusal, dini konulara aşırı ilgi gösterir.
Şimdiki hayatımızda kişisel ilgilerimiz ve umutlarımız, bu hayatı yaşamaya değer yapmıyorsa, hayatı değerli kılacak şeyi, kendi dışımızda aramaya ihtiyaç duyarız. Nefsini adamanın, sadakatin ve manevi teslimiyetin her çeşidi, aslında boşa geçen değersiz hayatımıza bir anlam verebilecek amaçlara sarılmaktır. Bu sarılma gevşek bir şekilde olursa, kişiyi unutmak istediği kendi kişiliğinden ayırmasına yetmez. İnanç aşırı ve uzlaşmaz olmak zorundadır. Uğrunda canımızı vermeye hazır olmadığımız bir amacın, hayatımızı değerli kılacağından emin olamayız. Canını vermeye hazır olma duygusu, bugüne kadar kaybettiğimiz fırsatların yerini dolduracak olan şimdiki amacın, şimdiye kadar seçebildiğimiz amaçlardan daha iyi olduğunun kendimize ve başkalarına kanıtıdır.
Toplumlarda maalesef bu tip insanlar bulunmaktadır ve liderler tarafından değişik amaçlara yönlendirilebilmektedirler. Çok sayıda kişiyi bir araya getirebilen ve her hangi bir kutsal amaca kuvvetli bağlılık oluşturabilen lider, çok büyük bir güce ulaşmaktadır. Emir bekleyen, ölmeyi göze almış topluluk, tahmin edilemeyecek sonuçlar doğurabilecek kadar büyük bir güçtür. En gelişmiş silahlar, ileri teknoloji, kalabalık ordular bile bu güçle baş etmekte zorlanır.
Şüphesiz uluslar da böyle bir güce sahip olmak isteyebilirler. Orduyla mücadele etmenin uygun olmadığı durumlarda, teröre destek verebilirler. Kazanmak için her yolu uygun görebilen liderler, zorda kaldıklarında kaybetmektense hileye başvururlar. Sorunda bu noktada oluşur zaten. Terörü tamamen yok etmek değil de işine geldiğinde destekleyip işine gelmediğinde yok etmeye çalışmak, teröre karşı verilen savaşı başarısız kılar.
İnsanlar terör gruplarına katılmaya hazır duruma geldikleri zaman, sadece bir öğretisi veya programı olan belirli bir harekete değil, genellikle, etkili olabilecek herhangi bir harekete katılmaya hazır duruma gelmişler demektir. Aynı ailenin üyelerinin karşıt gruplara katıldığı tarihte her zaman görülmüştür. Bu durum, kişi bir grubun ateşli taraftarı olduktan sonra bile devam edebilir. Gruplar rakibinin ateşli taraftarlarına, kendi lehine taraftar olabilecek aday gözüyle bakarlar.
Bütün terör grupları, taraftarlarını aynı tip insanlar arasından seçtiklerine ve aynı düşünce tarzındakilere hitap ettiklerine göre, bütün kitle hareketleri birbirleriyle rekabet halindedir ve birinin kazandığı taraftar diğeri için kayıptır. Diğer taraftan bir grup diğerinin yerini tutabilir. Bir grup, başlangıçtakinden farklı, yeni bir amaca yöneltilebilir. Bir dini hareket, sosyal devrime veya milliyetçi harekete dönebilir. Aynı şekilde sosyal devrim, dini harekete veya milliyetçi harekete; milliyetçi hareket, sosyal devrime veya dini harekete dönebilir.
Bu durumun doğurduğu bir sonuç olarak, bir kitle hareketinin durdurulması, o hareketin yerini alacak başka bir hareketin başlatılması ile mümkün olur. Bir sosyal devrim, dini veya milliyetçi bir hareketi körüklemek yoluyla durdurulabilir. Fakat bu şekilde durdurmak çoğu zaman beklenen sonucu vermez. Mevcut düzenin devamını isteyenler kitle hareketleriyle oynamamalıdırlar çünkü özlü bir kitle hareketi başladığında, daima mevcut düzen zarara uğrar. Öncekinin yerine konan hareket de başka yoldan mevcut düzene zarar verecektir.
Terörle kalıcı mücadelenin görünen tek yolu, kaynakları kurutmaktır. Bu tip hareketlere katılmaya hazır kişileri, başka yönlere çekmek, gelecekleriyle ilgili ümitli olmalarını sağlamak gerekir. Yeni başlangıç olanakları yaratılabilir. Başka bölgelere göç etmeleri, burada yeni bir yaşama başlamaları sağlanabilir. Hayal kırıklıklarıyla dolu, gelecek beklentisi yok olmuş insanlar oldukça, bu kaynakları kullanarak istediği güce ulaşacak kötü niyetli liderler de olacaktır.
Kaynak: Kesin İnançlılar (Eric Hoffer)
İlk yorum yapan olun